Yokluğun Bir İç Deniz

Bir dokunuşunun bile titreyen hesapları var gecelerimde.Gözümün önüne gelen her renk siyaha akıyor. Sokak aralarında büyüttüğüm kocaman bir sokak çocuğu oldu bu sevda. Ne çocukluğunu bildi, ne yetişkinliğini. Ellerime bırakıp gittiğin kokun, uçuk maviyle

yazı resimYZ

Yokluğun Bir İç Deniz

Yağmur yağar yine
Yine griye bürünür caddeler
Alnıma vuran yorgun damlalarda
Seni anarım
Sen, sevdiğim, yoksun...

Yorgunluğum gidişinle başladı.Yoğurup eline veremedim sevdamı, anlatamadım hasretimi.Yağmur damlasıydı bu aşkın evveli, sellerde akıp gidişine dur diyemedim. Göğe direk, denize kapak, bana haram oldun da haberin yok. Sen cenneti istiyorsun ama ölmeye bir türlü razı değilsin. Bilirsin ki, delilsiz cennete bile girilmez.

Ellerine uzanır gibi
Yağmurlara döner yüzüm
Tutamadığım ellerini arar gibi
Sana döner yüzüm
Sen, sevdiğim, ne çoksun...

Zamansız yağan yağmurlar eşlik eder bana. Ben ağlarım, yağmur ağlar. Sûretin gelir gözümün önüne. Ne çoksun, yokluğunda bile ne çoksun! Oysa artık, hiç bilemeyeceksin yağmur ormanlarımın ağıtlarımla buluştuğu törenleri.Hiç aramıza katılamayacaksın.

Ankara’nın en eski yağmurlarında
Renkleri sayarım
Dilimde gri canlanır birden
Aklımda ayrılışımız...

Yokluğundaki yoksulluğum dillenirken , bembeyaz umutların karanlık çığlıkları aşkı öldürdü. Düşün! O koca sevda, hangi noktaya boynunu büktü de kabullendi gidişini? Bunu bile yapamayacaksan, toparla etrafa savurduğun sahte yürek müsveddeni ve çek git uçsuz karanlıklara. Uzaklarda kim olduğunu bilmediğim bir adam yaşıyor artık.Yine sevdaya aç, yine kaçak.Biliyor musun, ben düşünmekten yoruldum. Sen, limitsiz sevda masallarının uyduruk yabancısı olmaya devam et. ‘Mutlak aşkın kadife geleceği diye bir şey yok.’ derdin ya! Haklıymışsın.

Sokak aralarında
Yorgun renkler
Ellerimde anıların silik mavisi
Gözlerimde sarılışımız...

Bir dokunuşunun bile titreyen hesapları var gecelerimde.Gözümün önüne gelen her renk siyaha akıyor. Sokak aralarında büyüttüğüm kocaman bir sokak çocuğu oldu bu sevda. Ne çocukluğunu bildi, ne yetişkinliğini. Ellerime bırakıp gittiğin kokun, uçuk maviyle evlendi, haberin var mı?

Solar içimde senden kalma gökkuşağı
Uslanmaz gözlerinin en onulmaz aşığı
Şimdi Ankara’da
Yağmurlardan denizler yaratan bir sevdalı
Sen, sevdiğim,geçmişim
Dipsiz iç çekişlerimin masum kaçağı...

Yağmurlu gecelerde gökyüzü siyahı geçirmişken üzerine, ağlamak bana yakışmaz ki.Kasırgalar kopup da yüreğimin bir köşesi sallanırken, sen ellere neler fısıldıyordun da ben ağlayamadım. Gözlerine hüzün perdesinin sarı-yeşil rengini takıp, kaç baharı daha eskittin? Kaç mevsimi solduran karla, örtü oldun nazenin çiçeklere? Kaç kişinin daha bağrını yaktın kim bilir, vedasız terk edişlerinle? Huzurun var mı? Sorarım sana, mutlu musun? Yokluğunda iç denizi oturttum Ankara’nın göbeğine!

Ankara’da yağmur yağar
İçimde bir deniz ağlar
Yokluğunda
Ankara’da bir iç deniz
Yanar, yanar.

Başa Dön