Yitik Şair Bitik Şair

hesaplaşma anlarından biri. kendime gülmek.

yazı resim

Ve başladı eski şair
Eski bir şiirini
Yine baştan yazmaya

İşte dedi
İlk satırı şu eskimiş şiirin
Ellerini birbirine çarptı
Toza bulandı ortalık
Nasıl silkinirse bir halı!

İlk okuyandım bu saçma imgeyi
İlk ben güldüm.
Böyle mi başlardın eskiden anlatmaya
Tane tane damlardın ak kağıda
Bulut kanınla

Neyin var koca şair
Nasıl kapandı düşleminin koca kapısı
Nasıl girdi kalbine sokağın soğuk rüzgârları
Hani nerde kartanesi sözlerin
Ne oldu sana yitik şair
Bitik şair.

Sus! Dedi şair içindeki sesime
Belleğimi kurcalama
İrdeleme bilincimi

İçimde bir ölmek hissi
Bilmiş bilmiş aşağılıyorum kibrimi
Sırasız ve bulanık yakın geçmişim
Konusu ne ömrümün?
Ne bileyim!..

Sakallarının kaşıyacaktı, artık yoktular…

Yanıldın hisli şair
Sünepece dolaştın sokaklarda
Acıkıp acıkıp
Hakkımdır diye
Gözlerinde sabahlayan delileri yedin!
Hitabetin borazan sesi
Her şeyi tükürükler saçarak sevdin.

Sustu sustu sonra dedi ki şair,
Sözlerinle humuslandı yüreğim.
Şimdi bilmeli,
Basit sade yollardan geçmişe inmeli

Yine güldüm,
Sen çok yaşa bitik şair,
Tüm geçmiş koca bir andır.
Ya sevmeli ya terk etmeli…

Söndü yitik şair
Yemin etti bir kez daha
Bir daha şiir yazmamaya
Ve mahkûm oldu böylece
yine döngüde kalmaya

Aralık 03 Bursa

Başa Dön