Yeryüzü Rüzgarları

yazı resimYZ

Sabahın ilk ışıklarından beri milyonlarca saniye geçmiş, rüzgar dinmiş, hava kararmış ve artık güneş batmak üzereydi.

Kelebek ertesi günü, doğacak yeni şafağı göremeyecekti.

Onlar için zaten gelecek gün de yoktu. Milyonlarca saniye yaşamak çok uzun bir süreydi. Ama öyle dolu yaşanmıştı ki, o son gün, tırtıl olarak yaşadıkları süreden çok daha ivmeli ve coşku doluydu.

Doluluk sevgi seli, taşkın su demekti. Doluluğun yüzbin örtük, yüzbin de çokgen gözcüğü vardı. Gözcüklerden biri bile açılsa zaman yavaşlıyordu bükünsüz.

İşte o son gün, bileşik petek gözler teker teker açıldıkça zaman yavaşladı, yavaşladı… duracak gibi oldu. Kırmızı sırtlı uçuç böcekleri, kız böcekleri öbeğinden uzak bir konumda, cepkenlerine sarmalanmış uyukluyor, kutikulaya güvenip yağmura aldırmıyorlardı. O sırada her iki kelebek pul kanatların saydam yorgunluğuyla ıslak toprağa düşüyordu.

Kelebeklerin ayakları kınlı, gözleri pıtrak noktalıdır. Bilmiyor muydun? Titreşimli incecik ayaklar çiçek sorgucu ve çiğ damlasının salgıladığı tat ve kokuyu bulur, uzantıları düğümler, hücresiz rüzgarın hızını önceden bilir. Arı sevgi salgılandıkça, bükünsüz zaman gitgide yavaşlar.

Öyleyse, sevgi son doluluğa ulaşınca, zaman duracaktır evrende. Kelebekler buna inanıyordu. Buradan yola çıkarak rüzgarların neden sonsuz ve ölümsüz olduğunu anladılar.

Başa Dön