Yazar ve Bir Bardak Soğumuş Çay

Tepside iki tane bardak var: Demek kadın da çay içecek... Doldurup içiyorlar, içiyorlar. Birbirlerine gülümsüyorlar. Tek kelime etmiyorlar... Kadın hâlâ kocasının kucağında oturuyor. Kadın hâlâ limon kokuyor.

yazı resimYZ

Yaşını başını almış bir adam küçük evinin küçük bahçesinde oturmuş bu satırları yazıyor. Sağ tarafında olgunlaşayazmış domatesler, yaprakların arasından kendilerini gösteriyor. Kalemini eski ahşap masanın çatlağına, tıpkı bir kalemliğe yerleştirir gibi yerleştiriyor; o güzel el yazısını şöyle bir süzüyor. Eski ahşap sandalyesinde başını geriye doğru atıp gerinirken, gölgesinde oturduğu kiraz ağacının yapraklarının arasından sızan güneşi görüyor. Düşünüyor. Ve bu satırları yazıyor kafasında.
Az sonra gözüne ilişen sivri biberlerin yanına -aralarından en irisini dalından koparıp yemek üzere- gidiyor. Kütürdete kütürdete yiyor biberi. Adamın ayakları çıplak. Toprakta yalın ayak gezinmeyi çok seviyor.
Sonra ellerini beline koyup şöyle bir etrafına bakınıyor: Seneye daha çok nane ve maydanoz ekmeliyim, diye düşünüyor. Çünkü adam onları taze taze tuzlayıp yemesini çok seviyor.
Tekrar yazısının başına dönüyor adam. Kalemi zoraki eline alıyor ve zoraki bu satırları kâğıda döküyor. “Zorla yazmalıyım” sözcükleri dökülüyor dudaklarından gayri ihtiyari. Acaba neden? Kendisi de bilmiyor.
Açıkçası domatesleri seyretmek, çayını yudumlamak ve karısını koklamak ona daha çekici geliyor. Ama o, ısrarla bu satırları yazıyor. Neden acaba? Kendisi de bilmiyor.
Derken elinde çay tepsisiyle karısı beliriyor karşısında. Güneş tatlı tatlı karısının yüzüne vuruyor. Kadının gözleri kamaşıyor güneşten. Hafifçe tebessüm ediyor kocasına. Karısının, ağır çinko çaydanlıkla daha da ağırlaşan çay tepsisini yampiri yampiri taşıyışını çok seviyor adam.
Taze limon kokularıyla birlikte geliyor kadın... Tepsiyi küçük, ahşap masanın üzerine bırakıyor ve kucağına oturuyor kocasının. Adam doya doya kokluyor kadını. Kadın limon kokuyor.
Tepside iki tane bardak var: Demek kadın da çay içecek... Doldurup içiyorlar, içiyorlar. Birbirlerine gülümsüyorlar. Tek kelime etmiyorlar... Kadın hâlâ kocasının kucağında oturuyor. Kadın hâlâ limon kokuyor.
“Zorla yazmalıyım” diyor adam, zoraki yazıyor. Soğumuş çayından bir yudum alıyor. Ner’de kalmıştık? Hah, “Derken elinde çay tepsisiyle...”
Adam ayağa kalkıyor. Sekizinci katın penceresinden, damlara düşen yağmur damlalarını seyrederken üşüyor.
İşte adam böyle hayal kuruyor.

Başa Dön