Yaz (I) Aşkı

Bir yaz aşkı yası yazısı...

yazı resim

Uyarı: Az sonra okuyacağınız eser tamamen, bir yıkılmış hayal mahsulüdür. Karakterler bütünüyle kurgudur, zaten içlerinden biri gerçek olamayacak kadar güzeldir... Gerçek hayattaki olay, yer ve kişilerle ilgili benzerlikler, raslantıdan ibarettir. Kötü bir raslantıdan ibaret...

Okudukça, yalnızlığının azaldığını hissediyordu. Yazar, sanki ona hitaben, onun için yazmıştı tüm bu hikayeleri... Heyecanı öyle bir noktaya geldi ki, yazıları tam da ona hitabeden yazarla tanışma, konuşma isteğiyle e-maile sarıldı. Şanslıydı. Çünkü bunları yazan adam, o sırada, başkalarını da yazmak üzere online olmuştu ve mesaja hemen cevap yazdı.
Sohbetleri sadece birkaç gün internetle sınırlı kalabildi. Yüzyüze konuşma isteğiyle buluştular. Birbirlerine karşı duydukları hislerle yüzleşmek ama yüz-göz olmamak arasında gidip geldiler...
Ve "cicim günleri" geçti. Duygu ve düşüncelerinin mevsimsel olduğunu farkedememişler, ilk heyecanın elleri arasından kayıp gittiğini anlayamamışlardı. Yaz, yine yapmıştı yapacağını... İnsanların kanını kaynatan sıcak mevsim, kanına girdiği bu iki kişinin kalbinden çıkıp gitmişti sonunda...
Geride, çok sevdiği kitabın son sayfasına gelenlerin hissetiğine benzer bir boşluk duygusu bırakmıştı, kalplerinin dizginini bir süreliğine ele geçirdiği zavallı iki kişinin...
Bilimadamlarının yapacağı türden, şu soğuk açıklamayı da kullanırsak: "Aşk, hormonel bir aşırılıktan etkilenen beyinde gelişen, geçici bir psikolojik sorundur. Çoğu zaman mevsimseldir."
Bu öyle bir bozukluktu ki esas can kaybı, hormonel aşırılık geçtikten sonraki iyileşme sürecinde yaşanıyordu. En azından yazar için... Kim mi bu yazar? Ona acınmasını istemeyen biri... Acınacak halde olduğunu bilse de...
Mutsuz Son

Başa Dön