Yaşamdan Öyküye

Okuduklarımızın bizdeki izi, yaşamımız ve yaşamımızın beynimizdeki birikimiyle doğru orantılıdır. Bu anlamda kalıcılığın da ifadesidir bu karşılıklı alış veriş. An'ların bütün oluşturması Sanatçı ve aydınlarca yeteri derecede gözlenip , algılanmazsa önermeler noksan ve sakat olacaktır. Sanatın estetik değerleri zorunlu olarak siyasi giysinin altına girdiğinde, alt yapısını oluşturan unsurların yaşamla bağı ve bu noktadan soyutlanışı sorgulanır.

yazı resimYZ

Yaşamdan Öyküye

Cennetlik Dul

Okuduklarımızın bizdeki izi, yaşamımız ve yaşamımızın beynimizdeki birikimiyle doğru orantılıdır. Bir anlamda kalıcılığın da ifadesidir bu karşılıklı alış veriş. An’ların bütün oluşturması sanatçı ve aydınlarca yeteri derecede gözlenip, algılanmazsa önermeler noksan ve sakat olacaktır. Sanatın estetik değerleri zorunlu olarak siyasi giysinin altına girdiğinde, alt yapısını oluşturan unsurların yaşamla bağı ve de bu noktadan soyutlanışı sorgulanır. Ne kadar yadsınırsa yadsınsın, estetiğin oturduğu yani soyutlanarak oluştuğu maddi koşulları, çözümlemenin aslını oluşturur.

Taki Akkuş’un “ Cennetlik Dul ”unu yıllar sonra yeniden okurken; alt yapının, feodalizmden kapitalizme akan üretim ilişkilerinin, sanatsal kimliğe dönüşmesini öykü biçiminde görmek sevindirdi beni. Çünkü ilk baskıdan sonra öyküler üzerinden yeniden çalışılmış, yerellik öyküye girerken sanatın evrensel değerlerine taşınmıştı. Olay örgüsü an’ları atlamadan bütünleşmiş boşluk bırakılmamıştı. Kimi geniş anlatımlar kurgunun sağlamlığıyla, şiirsel bir seçimle kısa bağlanmış tümcelerle, sonlandırılmış, bulut, rüzgâr, gökyüzü ve yeryüzü betimlenirken yüzünüze düşen damlalarla yağmurda sonlanıyordu. An’lar detay gibi değil, denize giden nehrin besleyicisi derecikler gibi yerini alıyordu öykülerde.

“ Cennetlik Dul” ağırlıklı olarak feodalizmin aynalığını yaparken, salt yansıtıcı değil,yanlışların kalın çizgilerle belirlendiği doğru bilinci yönlendiren bir görevi de yerine getiriyor.

Feodalizmin çözülüşü, kapitalist ilişkiler, kimi yerdeki birliktelik çok iyi gözlemlerle aktarılıyor, kimi kendi gerçeği içinde sonlandırılırken, kimi de yazarın müdahalesiyle asıl istenen, olması gereken gerçeğe yönlendiriliyor. Burada sanatçı kimdir? in sorgulanması sorgulanıyor denebilir.

Taki Akkuş’un “ Cennetlik Dul” öyküde yeni bir arayışın adları olabilir. Yaşamı masaya yatırmak önemli değil ama, masaya yatırılan yaşamın sanatsal ameliyatı önemli. Taki Akkuş, kurgusu, dili ve gözlemlerindeki derinlikle bu ameliyatı başarıyla sonlandırıyor.

Kullandığı yerel sözcükler ayrı bir zenginlik kazandırmış öykülerine. Bu noktada bir önerim var: bir çok yapıtta rastladığım bu yerel sözcük kullanımının dilimize kazandırılması için, kitabın sonuna bir sözcüklük konulması yararlı olur diyorum.

“Cennetlik Dul “ve Taki Akkuş öykücülüğümüzün solunum yollarını genişletecektir düşüncesindeyim.

H.Hüseyin Yalvaç (Halkalı 13.03,2005)

Başa Dön