Usta …!
Oyalanma bu yokuşta, boşu boşuna…
Körelmiş gözlerin, ellerin altmış yaşında.
Yoksul kaldım yokluğunu andıkça, öksüzlüğümü sorma.
Sorgulardan körelmiş gözlerim, ellerim altmış yaşında…
-Hikayenin bu bölümünde sıcak yaz günü soğuk bir ölüm misafir rehavetiyle evimizde.-
Usta…!
Balkonda alem var yine. Yakında sönecek kocaman bir alemden habersiz.
Yanında, yani tam solunda tek-leyen bir kalp. Bir tekten bir şey olmaz dediğin saatlerin peşinden tek tek yanında duraklayan yorgun kalbin.
Bizi ne de çok severdin. Nasıl sevdin? Ki hafızamda kalan kırıntılar sofranda tükeniyor, tek tek…
Usta…!
Bahçende düğün var, davullar vuruluyor, insanlar gülümsüyor. Yorulmuyorsun usta!
Seni çağırıyor toprağın dilekçesi, duyamıyorsun! Zaman durdu bak, insanlar gülmüyor, düğün bitti.
Usta nerdesin? Evinde ölüm var… Amin diyen diller evinin duvarlarına adını yazar.
Bir çocuk susar, beş çocuk kalır bu aleme…Kıyametine güller sunar bir kadın, günahlarına kefaret bir ana, yolculuk var usta…
Senenin üç ayına sığdırabildiğin, ağzına ve diline kilit vurabildiğin ahretine kabul buyursun Mevlam.Yoksulluğunu yok saysın, zenginliğin olsun sana Fatiha’m…
Usta…!
Küçük kız bıraktın ya bu alemin birinde, şimdi bin alem doğurdu kendi içinde...
30.11.2007