umut zengin ekmeği
yalnızlığa yakalanmış sloganın utangaçlığına
vitrinden koparılmış harflerle bakıyorum
çöp bidonlarını eşelediğin yere devriye gezenler
iki bira biraz kumpirle düşürülen kentin ahlakından yargılıyor
tasarruf haftasından öğrendiğin bir avuç yaranın üstü açıklığını
-dondurma kuyruğuna ekliyorum çocukların bakışını-
payına ayrılı düşler karın terk ettiği vadilere süsleniyor
geçtiğin nehirde köprülerin buzla avutulduğu yerden
acısını korkuluklara gülümseyen umut
kırağıyla tatlanıyor günün siftahına
-yosunlara adıyorum damlaların akışını-
eteklerini umursamadan yürüyor kızlar
rüzgâr hâlâ tribünlere oynadıkça sokaklarda
çimdik attığımız yerden acıtan dünya
aynalardan önce kirleniyor yüzümüze
-türkülerden biliyorum sevdaların yakışını-
uykulardan arınmış devrimine yeltenmek istiyorum
herkesin kendine uğur biçip akraba olduğu yağmurlara
sesin unutkanlığa gizlenmeden sıkıştığı zamanları
umut zengin ekmeği olsun diye heceliyorum
-ömrüme gizliyorum ölümleri takışını-
Vahdettin Yılmaz