Türkiyede Neden Sinema Eleştirmeni Olmaz?

Özetlemek gerekirse, eleştirmen kimliğine sahip biri, sinema sektöründekilerle çok sıkı ilişkiler kurmamalı, mesafe ve sınırları koruyarak çalışmalarını sürdürmelidir. Ancak böyle tarafsız olunur.

yazı resim

Türkiye sinemasında: sinema tarihçisi olur, sinema analizcisi olur, film tanıtıcısı olur, film reklamcısı olur, fragman faresi olur, sinema yazarı olur, gazetelerde kendi kendine konuşan olur ama sinema eleştirmeni olmaz.
Peki, neden Türkiye sinemasında eleştirmen olmaz. Öncelikle sinemanın ticari bir sektör olduğunu söyleyelim. Ticari bir malın pazarlanıp, satılması gerekir. Ticari sektörlerde rekabet gereği malı en iyi pazarlayan parayı kazanır. İkincisi aynı sektörde bulunanlar ticari nedenlerden dolayı birbirlerine küsmemeleri gerekir. İyi geçinmeleri gerekir ki karşılıklı menfaat zedelenmesin.

Sinema sektöründe yönetmeden senariste, sinema araştırmacısından sinema tarihçisine, oyuncusundan çaycısına herkes ahbap olmuş durumda. Peki, ilişkilerin bu kadar sıkı fıkı olduğu bir sektörde, sözde sinema eleştirmeni yönetmeni, oyuncuyu eleştirir mi? Tabi ki eleştirmez. Yönetmenlerin ya da yapımcıların ricası üzerine film üzerine pohpohlayıcı yazılar sipariş verilir.

Sinema eleştirmeni, tarafsız ve özgün olması için sinema sektörün dışında bulunmalı; yönetmenle, yapımcıyla, oyuncuyla, senaristle kol kola girmemelidir. Arkadaş ya da dost olmamalıdır. Tam tersi olduğu zaman etraf da dolanan sözde kişiler sinema eleştirmeni değil, film tanıtıcılarıdır. Film pohpohlayıcılarıdır.

İkincisi, film eleştirmenliği bilgi ve kültür birikimi gerektirir. Felsefe bilgisi, sosyal bilgiler bilgisi, matematik, mantık, edebiyat ve daha nice alandan haberdar olmayı gerektirdiği gibi bu alanlarda sürekli okuma yapılmalı ki filmin içeriğine yolculuk yapılabilsin.

Maalesef bize sözde film eleştirmenleri yönetmenler kadar araştırma yapmıyor. Sinema tarihi bilgilerle sayfaları karalayıp, filmden uzaklaşarak film eleştirisi ortaya çıkarıyorlar. Okumayan eleştirmen kes yapıştır ile yol alır. Gelinen nokta da budur. Klasik ve ezber bilgilerle etraf da eleştirmen dolmuş.

Böyle sözde eleştirmen(anlatıcı ya da yazıcılar denilebilir) olunca, nitelikli izleyici de az oluyor. İzleyici de YAZICILARa bakarak, film seçince orta da Türkiye de izleyiciden de bahsedemez olduk.

Dikkat ettiniz mi Yazıcıların piyasa da Türkiye sinemasına dair kitapları yoktur. Yabancı sinema üzerine olabilir ama Türkiye sinemasına dokunmazlar çünkü suyu bulandırmaktan çekinirler.

Özetlemek gerekirse, eleştirmen kimliğine sahip biri, sinema sektöründekilerle çok sıkı ilişkiler kurmamalı, mesafe ve sınırları koruyarak çalışmalarını sürdürmelidir. Ancak böyle tarafsız olunur.

Osman Tatlı
osmantatli@gmail.com

Başa Dön