Şimşekler çakıyor
Çıldırmış gökler çağlıyordu
Rüzgar peşim sıra esiyor
Kuru yapraklar ağlıyordu
Ve ben
Aşkın evine gidiyordum
O herkese açılmayan
Candan geçmeden geçilmeyen
Kendini beğenmiş kapıyı
Bir tekmede kırdım
Rüzgarla beraber odaya daldım
Kimini veli
Kimini deli
Kimini serseri eden aşkın
Saçlarını avuçlarıma aldım
Bahçedeki dutun başında
Arkadaşım ettiği ihanet
Kabristandaki mezar taşında
Adını unuttuğu merhamet
Bekliyordu
Saçlarından sürükleyerek
Çıkardım bahçeye aşkı
Değeri yoktu göz yaşlarının
Tam ortasına alnıyla kaşlarının
Dayadım silahın namlusunu
Bir tek kurşunla kurtardım
Onca aşığın namusunu.