SÜRGÜN KELEBEK
Ben karlı dağlara sürgün kelebek
Enseme yüklenmiş hayalin ağır
Sonum biliyorum sürgünde ölmek
Ahıma kendi öz kulağım sağır
Kelebek dediğin bir çinemlik et
Önümde el etme, etme diyorum
Karlı dağlaradır ettiğin davet
Ölümdür gel etme, etme diyorum
Ne kadar yürüsem yüzün ufukta
Ufuk ki, var olup varılmayan yer
Beynimin kemiği eriyor 'yok'ta
Yokluk ki, her gece saçımı öper
Birden uyanırım kan ter içinde
Bulmuş kaybetmişim elimde seni
Tartsalar yoksunda kantar içinde
Bir dünya etmişim elimde seni
Saçımı öpen 'yok' sen misin yoksa
Varlıktan derlenip var olmayan sen
Sen misin varille içtiğim tasa
O kadar yar içre yar olmayan sen
Sen hayal ben seni vehmeden vehim
Kavuşmamız kadar ayrılmak hayal
Sudaki yüzüme saldıran elim
Sudaki iz kadar su kadar doğal
Biliyorum artık ben iflah olmam
İçimde vehimden törpüler işler
Ne gün ki başıma dikilir imam
Bir hayal sürekli etini dişler...