Ilık bir yeldi değen yorgun yüreğime,
Suskun sonbahar akşamında.
Genzimi yakan ağır gül kokusu,
Çok eskilerden kalma olsa gerek;
Nice zamandır duymadığım.
Tenime değen bu ten:
Nereden tanıyorum onu?
Hangi geceden hatırlıyorum?
Ruhumu da çalıp gidiyor
Bedenimle birlikte.
Bu sonbahar, bu sonbahar!
Beni hep gafil avlar.
Zaten ölürsem birgün
Beklenmedik bir zamanda.
Ardımdan, bir(tek) sonbahar ağlar.
Sessiz bir hışırtıydı sağır kulaklarımı okşayan,
Sapsarı sonbahar akşamında.
Ayaklarımın altında ruhumu parçalayan
Gazel sesleri,
Gelecekten bana postalanmış bir zarf olsa gerek;
Uzun yıllar sonra adresime gelecek.