Sabahın hırçınlığında koynuna çarpıyordu gece kadının. Arsızca gülümsedi ve bir gotik arpa süpürgesi edasında savurdu saçlarını rüzgâra. Süpürdükçe arsızlığını arsız sokaklarda yıkanmalıydı üstüne toz dokunmamalıydı asfaltının. Adı kadındı, hayata ait bir kadın diğer bir tabirle hayat kadını anlamlı. Saçlarını pislikle yıkamak gibi bir his değil de pisliğin ta kendisi gibi hissetmek yapışmıştır entarisine.
Devinimi yüksek ve bir o kadar hazsız yatışları akıyordu ara sıra bacaklarının yumuşak huylu organından. Sabaha değin küfürler ettikçe, kendi anasına sövüyordu diliyle.
Neden doğurdun beni, yarığı baltalanasıca. Binlerce sövgü sıralamalarına dokuyordu dilinin alkollü sevişmelerine. Bir sabah kalktı entarisindeki lastiği koluna dolayıp, tavanı taradı, ardından sinek ısırdı. Titremedi cüssesi, hazırlıklıydı ya da ömrü boyunca hazırlandı. Sinek damarlarına bir metal sancısı bırakıp, soğuttu kadını.
]
Soğuttu Kadını
soğuk ve ayazın bacak aralarından sızışı gibiydi hayat. kasıklarda titrer, dudaklarla sövülürdü belki de!?