Yüreğimdeki o ince sızı hiç terk etmiyor beni… Sitemlerim tükendi, gözyaşlarım tükendi, özlemlerim tükendi, her şeyim tükendi de sızım tükenmiyor bir türlü…
Onu görmek için yanıp tutuşuyor, görünce de bir an önce kaçmak istiyorum yanından. Ona duyduğum tutku herkesten sakladığım bir sır… Umursamaz tavırlarım, adı geçince burun kıvırmalarım, “artık görüşmeyeceğim” yeminlerim, bakışlarımdaki “unuttum” lar “vazgeçtim” ler hepsi yalan! Başka bir gönülde avuturken kendimi ve bedenimi; aklımda hep o, burnumda kokusu, gözlerimde sureti…
“Ah be deli çocuk, ah be başbelam bitmeyen sızısın yüreğimde. Onca yol ve insandan sonra döndün de bana, ben bıraktığın yerde değilim. Ben sana dönemiyorum. Ne kalbim izin veriyor, ne çevrem… O eski güven duygusu dönmedikçe bana, ben de sana dönemeyeceğim.
Hep hayatımın bir köşesinde durup beni bekleyen bir kara kedi olacaksın. Bütün aşklarımla aramı açan bir kara kedi… Ama hep bileceksin ki; ben sana gelen yollardan geçemem artık, aşamam o binlerce engeli…
Hadi git sen kendi yoluna, bekleme artık beni… Ben yine taşırım ağır gelse de yüreğimdeki bu sızıyı… Yani sen’i… Sır gibi saklarım. Kurtulamam ki ben bu sızıdan, senden…”
PELİN
Sızı
Hep hayatımın bir köşesinde durup beni bekleyen bir kara kedi olacaksın. Bütün aşklarımla aramı açan bir kara kedi…