Sessizliğe Dair Olan Hayatlar...

Ağlamak gözlerimizde çiçek açması gibi bir şeydir. Ağlamayı kedere dönüştürmektense yanaklarında açmakta olan bir çiçeği hayal et ve onun suya ihtiyacı olduğunu düşün

yazı resim

Sessizliğin çığlıklarını duyduğun zaman oldu mu hiç? Gök yüzünde kayan yıldızlar gibi olursun. Biliyor musun, geceleri gökyüzünün karanlığını ışıltılarla şölene çeviren yıldızlar, aslında her bir bedeni oluşturuyor. Kümeler halinde bir topluluğu meydana getiriyorlar. Aile oluyorlar, kalabalıklaşıyorlar zamanın anlamsız noktalarında. Onlar bize, biz onlara bakıyoruz ve sessizlikler büyütüyoruz derin kalplerimizde.
Sessizlik içimize hapis olmuş ve yaşamın gizinde bazen hüzünleri bazen de huzuru bize bahşediyor. Ne kadar keyif verici bir şeydir huzurun kıyılarımızda dolaşması. Huzur öyledir ki denizler gibi geceyle gündüz gibi gelgitler gibi şöyle bir uğrar kalbimizi çalar içimize süzülür ve çeker gider. Ardında koca bir sessizlik vızıltıları kalır ve kulağımızda çınlar durur karanlılar gösterir gözlerimize yanılgılar sunar ve isyan bağırmaya başlar tüm bedenimizde. Bütün bunlara rağmen bakir duygularımız içinde yeşillikler açmaya devam eder. Yere düşen bir kalp taneciği gibi parçalara ayrılıp diğer kalplere tozlarını iletmeye çalışır. Bense düş olurum ve ağlarım...
Ağlamak gözlerimizde çiçek açması gibi bir şeydir. Ağlamayı kedere dönüştürmektense yanaklarında açmakta olan bir çiçeği hayal et ve onun suya ihtiyacı olduğunu düşün gözlerden süzülen damlacıkların başka bir cana hayat verecek olması! bundan daha güzel bir yaradılış olabilir mi! Yanaklarında açan bir çiçeğe hayat veriyorsun kendinden bir parça veriyorsun. Gördün mü? Keder aldı başını gitti uzaklaştı gözlerimizden artık yanaklarımızda pırıl pırıl bir güneş var ve çiçeğimize gülümsüyor. Hemen yanaklara kalp şemsiyesi açmamız gerekiyor çünkü fazla güneş çiçeğimize zarar verebilir. Zamanı gelince düşlerimize bebek tohumları ekeceğiz ve düşlerimiz bebekler gibi çoğalacak yaşamın gizinde bize güzellikler sunacaklar...
] ]

Başa Dön