Günaydın...
Seninle geçen bir gün.....Bugün....
Bugün yine sabah oldu.
Ve ben yine bugün seninle uyandım.
Kalktım, banyoya gidip seninle yüzümü yıkadım.
Her bir avuç suyu suratıma çarpışımda senin serinliğini hissettim yüzümde.
Bu sabah da gözlerimi ovuşturmadım. Çünkü gözlerimin içinde sen vardın. Ve yine seni incitmeye kıyamadım.
Aslında önceden nede çok severdim ben gözlerimi ovuşturmayı. Ama artık senin yüzünden onu da yapamaz oldum.
Köşesi çatlak aynamda sana baktım. Yani bana. Yani sana benzeyen bana baktım uzun uzun. Ve gülümsedim. Her
sabah yaptığım gibi.
Sonra doğru pencereye çıktım. Dışarıya baktım. Bu sabah güneşin bizim penceremize çook uzakta olduğunu fark
ettim.
Bizim penceremiz diyorum çünkü bu pencereden her sabah seninle bakıyorum güneşe. Tabi ki güneş ihanet edip
yüzünü kaçırmazsa.
Ama bu sabah hain güneş ihanetini yaptı sonunda ve kaçırdı yüzünü. Bana cadılık yapıyordu sıcak şey aklı sıra.
Çok şeyin farkına varamayacağının, bana bugün büyük bir iyilik yaptığının farkında değildi. Gülümsedim ve içeri
girip üstümü giyindim.
Sonra yine doğruca çatlak aynamın başına gittim. Biraz seninle ıslattım saçlarımı. Biraz seninle şekil verdim
onlara.
Parfüm şişesini aldım elime ve her sabahki gibi büyük bir keyifle sıktım seni üzerime.
O kadar güzel kokuyorsun ki insanın şişeyi sonuna kadar bitiresi geliyor hep.
Ama bir sonraki sabah yine lazım olacağının düşüncesi beni frenliyor bazen. Duruyorum, ama ufak bir kaçamak
yapıp bir kere
daha sıkıyorum seni üzerime bir kere daha bir kere daha bıkmadan usanmadan.
Her sabah olduğu gibi yine sütümü içmeden çıktım evden. Çünkü sen olmayınca içemiyorum biliyorsun.
Ve güneşin farkında olmadığı güzellik nihayet buldu beni kapının dışında . Dışarıda ufak bir yağmur çisiltisi
vardı inceden ince den. Sen yağdın üstüme damla damla.
Teşekkür ederim sevgili güneş. Sen eğer bu sabah ufak ihanetini yapmasaydın bu sevinci tadamazdım.
O da nesi. sevincim karla karışık yağmur tadına döndü birdenbire. Biraz evvel tin tin yağan bu güzellik sağanak
oluvermişti aniden.
Artık iyice kendimden geçmiştim o an. Sağanak bir şekilde yağıyordun üzerime. Herkes ıslanmamak için senden
kaçarken ben ise seninle sırılsıklam olmak için
ağır ağır ilerliyordum kaldırımda. Hayatım boyunca ilk kez yağmur yağarken bir saçak altı bulma ihtiyacı
hissetmemiştim. Biraz önce seninle yüzümü yıkamanın mutluluğunu tadarken şimdi seninle sırılsıklam
yıkanmanın patlama noktasına ulaşmıştım.
Derken sen birden bire kesiliverdin gökyüzünden. Anlaşılan rüzgar ikimizi kıskanmıştı. Ve seni ilerilere doğru
sürüklemeye başlamıştı. Ama rüzgar bu işte aptalın teki. Benim seni onun sürüklediği her yere kadar takip
edebileceğimi hesaplayamayacak kadar aptal işte.
Sıradan bir günün başlangıcı değildi seninle başlayan gün. Çünkü sen sıradan değildin, çünkü sen özeldin.
Akrep ile yelkovan birbirlerini kovalarken sende hiç bıkmamacasına aklımdaki düşüncelerimi kovalıyordun.
Ama onlar kaçmıyordu. Düşüncelerim düşüncelerinde seni bulduğu için kaçmadan bekliyorlardı.
Böylece yine akşamı getirivermişti sensizlik seninle.
Akşam seninle bir başka güzeldi, bir başka güzeldi seninle hayaller kurmak.
Bir başkaydı ayın gökyüzünü aydınlatışı ve bir sürü senden vardı ayın etrafını süsleyen ama senin kadar parlamayan !
Gökyüzünde uzun uzun seni izledim yine hiç bıkmadan. Sabahleyin akşam olmasını istemeyen ben şimdide sabah olmasını
istemiyordum tutarsızca.
Ve nihayetinde şu meşhur uyku böcükleri beni ufak ufak kemirmeye başladığında kendimi bir başka sende buldum.
Yine yatağıma uzandım ve başımı yavaşça yastığıma yasladım sanki sana sarılır gibi sarıldım ona. Ve gözlerim
açıkken her şeyde seni gören ben gözlerimi kapayıp kendimi uyku böcüklerine teslim ettiğimde şükürler olsun
yine seni görüyordum. Yani günde sen, gecede sen. Dünde sen, bugünde yine...!SEN:)