Bir Eylül yağmuruydun,
avuçlarımda biriktirdiğim,
içtiğim…
.
Üşüyordu dudaklarım, dokunamadıkça dudaklarına;
utangaç bir adamın gülücükleri yapışmıştı ve mahcuptular…
Profesyonel bir fahişenin sadeliğiyle,
öyle soğukkanlı,
öyle tecrübeliydi ki,
dudakların…
Dudaklarımı öptüğünde,
işte o ilk öpücükte,
kahretsin,
bir avuç dolusu Eylül yağmuruydun…
Kalbimin her atışı senin adın…
.
Affet beni yağmurum, ben, sana, aşık oldum.
Aşık olduktan sonra perişan oldum.
Astım sevdamı darağacına celladım oldum.
Canımdan caydım, kurbanın oldum…
.
Hep içimde taşıdım seni, hasta oldum.
Gurbete çıktım, serapsız çöllerde yolcu oldum.
Gezdim dağları, taşları, hasret doldum.
Uğruna yıllar harcadım, ihtiyar oldum.
.
Yoruldum, taşıyamaz oldum sevdanı, mağlup oldum.
Vaz geçmem gerektiğinde bile,
ekmek oldum, su oldum, karındaş oldum.
Kendi yalanlarıma inandım, vaz geçemez oldum….