Sahi Bitti mi?

Oysa az kalmıştı sabaha. Sıradan bir güne sıra dışı uyanışlarla başlayacaktık hiç olmadığımız gibi birbirimize doğarak. Belki… Belki de yağmur hiç hesapta olmadan geliverecekti penceremize

yazı resimYZ

Ağaçların aralarında beklemelere boy vermiş otlara bak. Yeşillerinden sessizce akmış şebnemlere bir de… Yaşanmadan vazgeçilmiş aşklara… Janjanlı paketlerle sunulmuş sözcüklere… En çok da peşi sıra düşürülmüş anılara…
Ne kaldı geriye?

Sahi bitti mi?
Oysa… Oysa az kalmıştı sabaha. Sıradan bir güne sıra dışı uyanışlarla başlayacaktık hiç olmadığımız gibi birbirimize doğarak. Belki… Belki de yağmur hiç hesapta olmadan geliverecekti penceremize… Giriverecekti tüllerimizin içine çekingen tavrını aralayarak. Sokaklar ve kaldırımlar ana yollardan tali yollara uzayacaktı bizimle. Gazeteler haberlerini günün anlamına dağıtacak… Renkli baskılarla gülümseyen yüzlerde kötü haberler yazılmayacaktı o sabah.
Muzip gülüşlerimizle yine… Asırlık çınarın altında ve sevda sözcükleriyle karalanmış tahta masanın üstünde, erken demlenmiş çayın buruk tadına eşlik edecektik dumanımızı.
Sahi bitti mi?

Yaşanmadan atılmış aşkları her gün milyonca ayak, sayısız araba hunharca ezip geçerken... İstasyonlar… Köprü altları… Su kenarları… Gürültü ve patırtının ortasında kafe önleri... Çınar altlarında yitik anıların yağmurla yıkanıp fırtınalarla kurutulduğu bu şehirde aşk bitti mi?
Hayli zamandır son konuşmamızda bıraktığın sesi soluyorum.
Giderken unuttuğun hani.
Her soluk alışımda öykülere konu olacak cümleler büyütüyorum...
Ardından yazılması imkânsız dizelerimi geceye düşürüyorum bu şehirde…
Simdi o kentte gece... Usul usul örtüyor yüzünü güne. Senli dizelere dizelgen yıldızlar sessizden almış yolunu.
Birazdan gökyüzü sarı… Sessiz ve hüzünden bir örtüyle sarınacak şehrine.
Sen… Sarı ve sessiz şehrinde… Çoktan seçmeli bir hayatın anlam bozukluklarında arayarak kendini muayyen bir gününe çıkacaksın kapından.
Mürekkebin aktıkça şiire…
Mutsuzlukları karalayacak kalemini kıracaksın yeni idamlara.
Ve kanayan yüreğimi içtikçe çoğalacak… Azalacaksın sızdıkça çatlak çay bardaklarından.
Ben... Sensiz gelen yeni bir sabaha yeniden uyanabilirken
alıştırdım kendimi yüzüme çarpan kapına
alıştırdım kendimi bu karmaşık kadına.
Seni… Sana inat daha çok seviyorum şimdi.

Aç gözlerini!
Aç gözlerini ki… Gözlerinin halesinde biri... Hala bekliyor seni!

Başa Dön