Göğe çıkan isa buraya gelsin.
Kendi çocukluğumu yüzüne işleyeceğim.
Anlatsın bana gökte bildiklerini
Çocukluğumu eline vereceğim.
Çocuktum
çocuklara uzak esvaplarımı satacak ülke yoktu gökte
yerde çocuk bulacak yer yoktu bende
belki bir kucak bulabilecek ellerim vardı
hep yaşlı çocuklar ülke bulmuşlardı bulunduğum yerde
çocuktum
zehirli anılar yaşadım yaşlanmayı sevdiğim zamanlarda
küçük gurbet indiğinde içime
hira çoktan gecekondu olmuştu resmi kayıtlarda
çocuktum
ve her kelimede uzak heceler bulurdum kekeme adımlarımda
ben nerede çocuk olsam
ben nereye adım atsam
orada adıma işaretler konar
oraya her kelimem için bir çarmıh konar
bu kadar
buraya kadar
şairlerden çocuk olmaz denilmiştir
söylentilere bakılırsa
çocuklardan da şair olmazmış der
suçunu itiraf etmekten korkan kim varsa
baştan başlayacağım
göge çıkan çocuk buraya gelsin
kendi İsalığımı yüzüne işleyeceğim
anlatsın bana gökte bilmediklerini
bildiklerimi eline vereceğim
küçük hira
gecekondu gurbet
bunlar yeter
çocukluğumu ispat etmeye
sorular sormak için kafi
suçlarıma ortak etmek için bir tarihi
İçimdeki çocuğu al benden
Ne de olsa hep arka sıralarda yer ayrılmıştır ona
Ona lanetli kelimelerden oyunlar öğretildi
Kimsenin ona yer aradığı da yoktu
Ne O bir kuyuya düştü
Ne O düştüğü kuyulardan çıkarıldı
Ne kuyusuna düşenler oldu
Kendim bir hiraydım aslında
Bende bir kişilik yer vardı
Ya gerilecekti
Ya gelecekti
gitmedi
Yağmurlu vakitlerde bana dokunanlar uzağın anlamını öğrendi
İnsan nedense bir sevgiliye uzaksa uzağı bırakır
Çocuk uzaksa bir sevgiliye insana yakın durur
çünkü çocuklar bir kucak kadar büyür
elimdeki sigara gibi yalnız
parmaklarımdaki kalem kadar yanlıyım.
Yaşım kırk değil…
Çünkü titreyen sadece ellerim…..
parmaklarımdaki yalnızlık saçlarıma dolandı
yalnızlığımdaki sessizlik parmaklarımda kaldı
saçlarımdaki sensizlik çok isa kaldı
Buraya gelmeli.
Saçlarımdaki yalnızlığın nefesi isadan önce gelmeli…..