Herkes bir şekilde herkesleşti.
Hayat, belirlenmiş adi duygular içinde sağa sola çarpan, geçici ve mutat heyecanlar içinde nefes almayı deneyen, pek yabancı olduğu duygularla karşılaşınca şaşıran, bu şaşkınlıkla çevresindeki değerleri şaşırtan, bireyin intihar etmedikçe gece ve gündüzlerden ibaret olan bir süreçtir.
Herkesler vardır toplumun her yerinde. Bunları tanımak fazla vaktimizi almaz. Hayata bir görev olarak bakarlar. Birbirlerine bakarak hayata bakarlar. Yeni yoktur hayatlarında. Eskinin yeniden yaşanması vardır. Aralarında biri çıkıp yeni bir cümle kurduğunda suçlamalar hazırdır hemen. Ki ezberleri çok iyidir bu herkeslerin. Öznesi belli cümlelerin yüklemlerini çok önceden bilirler. Birbirlerini çok iyi tanıdıkları için pek birbirlerine yakın durmazlar zaten. Ama bazı konularda koro şeklinde konuşmayı da ihmal etmezler. Özellikle koro şeklinde konuştuklarında korunun dışında kalanların canını acıtmayı iyi becerirler.
Aşık olduklarında bu herkeslerden uzak durmaya gerek yoktur. Zaten aşık olduklarında uzak dururlar birbirlerine. Aşklarını kapı arkalarında yaşamak isterler. Karizmayı uluorta çizdirmek istemezler. Bir mecliste gelen telefona meclisten ayrılıp uzun uzun görüşmeyi bir maharet sayarlar. Bunu Tanrının kendilerine bir lütfü sayanlar bile vardır. Kendi kurdukları değerleri bile aşık olduklarında bir hiç uğruna yok etmeyi de severler. Sanırım bir hiç uğruna saçmalamaları en kayda değer davranışlarıdır. Ayrıca aşık oldukları insanla evlenirler de. Zaten tam o noktada herkesleşmek kuramı kendi anlamını kazanır. Artık ne konuşacaklarını çok iyi bilebiliriz.
Hayatı bir insana odaklanan insan hayatı iki kişilik bir oda sanır güneş doğana kadar. Ama beni inciten olay bu herkeslerin güneşi tanımamalarıdır. Güneşi bilmeyen bir herkes için akşam en güzel andır. Karanlıkta yaşamıştır yaşadıklarını. Şükür ki mezarlık çok aydınlıktır. O zaman ortaya çıkar güneşsiz kalmanın acısı.
Toplumda mütemadiyen kullanılan bir cümle vardır: Hayata bir kere geliriz. O zaman hayatı kendimizce istediğimiz gibi yaşamalıyız. Evet bu cümle herkesleşmenin başlangıcıdır. Hayata bir kere geliriz. Hayata gelenlerden farklı olmalıyım farkı yaşamalıyım diyenlere pek tesadüf edilmez. Zaten biri çıkıp ben sizin gibi düşünmüyorum dediği zaman ağaçlardan meyve toplamak yerine darağacında herkeslere el sallar.
Ne yapmalı
Sadece ne yapılması gerekiyorsa tam zıddı istikametinde yol almak gerek. Bir duruş sergilemek gerek. İnandığımızda diretmezsek inanman gerek dinilene inanırız. Çözüm olma kaygısından uzak yılların üstümüze sindirdiği değerleri güncel değerlere tercih etmemek gerek.
Ne yapmamalı
Biz hep öndeydik. Ama hep arkamıza baktık. Arkamızı ön kabul gördüğümüz için hep kendimizi geri gördük. Durduğumuz zemini bilmezsek yukarıda neler olup bittiğini bilmeyiz. Belki oyun oynamasını bilmiyoruz ya da oyunun kurallarını biz yazmadık ama ne oyun oynarız ne de oyunun sonucunu merak ederiz.