Kim bilir hangi postacı getirecek sana bunu, aşkımızdan habersizce. Belki
bir sigara yakacak ne taşıdığını bilmeden. Ben uzaklarda kalbim kırık
ağlarken, sen birinin kollarında sevgili olacaksın. Yaşadıklarımız
düşünülecek ve belki bir çocuk şımaracak alakasızca. Seni ne kadar özlersem
özleyeyim, tutamayacağım ellerini. Biliyorum.
Ansızın habersiz çalacak kapımı hayalin. Eski sevişmelerin yerin, yenileri
sipariş edilecek belki de. Fakat sevişirken sevgi olmayacak bedenleri
bağlayan. Yalnızca sessizlik. Her sevgi sözcüğüne düşman alternatif ayrılık
cümlecikleri olacak kulağımda. Sözlükte, ayrılık kelimesinin karşısında
resmin olacak belki de. Geçmişi unutamayacağım. Artık televizyon sesinden
başka ses yok manşetimde. Korkuyorum karanlıktan. Eskiden ne korkuyu ne de
ağlamayı bilirdim sisli havalarda. Her geçen gün yeni bir kayıp senden yana.
Oysa yerin farklı kalbimde. Bi'tanem sözünün anlamı. Seni çok sevdiğimi,
biliyorsun.
Herkes kendine yalan söylüyor aslında. Şimdi, suretini bile görmek sadece
bir hayal bana. Yalan gülüşler alışkanlık olmuş. "Yalnız seni" sevmiştim ben
oysa. Kişiliğin ve kalbinin her coğrafyadaki serinliği. Cümlelerimde yüklem
oluyordun çoğu zaman. Nikotin sıcağımda, hayatından bezmiş bir resmin.
Birlikte çektirmiştik beni sevdiğini sandığın zamanların birinde.
Dudaklarımda; yani dudaklarının eski mekanında sigara var artık. Tavan
arasına sakladım yalnızlığımı. Her gece, bir zindana hapsolmuşçasına seni
düşünüp ağlamak, en sessiz harfleri özenle seçip şiire yürütmek şarkıların
acizliğiydi oysa. Biliyordum.
Fakat yasaktı bize bu aşkı anlamak. Belki de kişisel becerisizliğimden
kaynaklanıyordu her şey. Yani sevmeyi bilmiyorduk! Bir yaz düşlüyorduk hazan
mevsiminde. Belki de seni böyle çaresiz sevmeyi seviyordum. Gemiler kalktığı
vakit, bir sevgili ağlıyordu belki çok uzaklarda. Ağlamak - ıssız köşe
başlarında özellikle - bir alışkanlık halini alıyordu. Çünkü seni çok
seviyordum. Ve sen; sensiz çıkmazda olduğumu biliyordun.