Yağmur. Kara bir bulut örtüsü yetti ismini anmama. Sonra lodoslama esti
hatıralar. Üşüyordum, fakat hatıralar ısıtmaya çalışıyor, şarkılar ise
yakıyordu. Yaşananlar, bir beden büyük geliyordu artık kalbime. Belki de
yaşanamayan şeylereydi pişmanlıklar.
Hani şiddetli bir kavgadan sonra, gecenin karanlığını yararak, sen odanda
"Bir sen" düşünürken, ben dışarıda. Teypte en sevdiğimiz şarkı. "Bir gece
ansınız düşeceksin yollara." İlk yaz kırgınlığı gibi, yanındayken özlemek
vardı seni. Hemen arkasından uykusuz, zor zanaat geçen bir gece. Hatıralar
hala gözlerimde. Bir kısmı da cüzdanda.
Hak ettiğimizdi belki de unutulmak. Nede olsa yaşananlar, kendilerine tarih
sayfalarında bir yer buluyorlardı gömülecek. Cümlelerim öznesiz kalmıştı
senden sonra. Özlemler, gece ansızın yağan yağmur gibiydi. Her damla başka
bir anı. Otururken el ele tutuşmalar vardı mesela. "Aman kimse görmesin" bir
telaşla ellerimizi saklamaya çalışışımız. Şarkılara, şiirlere söz yürütürdüm
birde. Ama ne aptallık, seni ve sevgimi satırlara sığdırmaya, sıkıştırmaya
çalışmam!
Şimdi geride sadece resimlerde birbirimize sarılmamız ve eski gülüşlerimiz
kaldı yadigar. Belki bir gün, herhangi bir sigaranın dumanı seni bana
getirir diye bekliyorum bir umut. Kafamda bir uğultu, sanki anılarla savaş
yapıyorum. Tıpkı bir ordu gibi, o kadar çoklar ki.
Sadece unutulmak üzdü beni. O kadar güzel anıdan sonra, ebedi sanıyordum
mutluluğumuz. Yine de; nereye kaçarsan kaç, içim buruk olsa da kalbim
bırakmaz ellerini. Çünkü hala, kayalara yazığım "Seni Seviyorum" kelimesi
silinmedi!..