Ruh Yanaşmaları III

yazı resim

Ruh yanaşmaları III

kırk hançere ay sürgünü bir ece gizledi meczub
ve gidiyordu

“söylemiştim sana kelimelerin sihirli olduğunu
her harfin sonsuz ahvali sürüdüğünü
ahenk revakları altında
her katrede bir umman var

kalpağını indir ey duvar
ve bırak hayat nasılsa o suda yunsun
ve gulyabaniye tamah
hikmet ve evhamın arası kadar uzakta dursun

ay ateşler içinde saklı gök yarası
meşk ile maşuk arasında körebeyim
ay dilim dilim söz sarası
aşk koyu çivit bir dilleniştir.bırak dileneyim”

sözün şavkı vurunca hiç aynasına
gölgesiz hisarından firar etti zaman
bakışları Tur Dağı’nda. döndü dörtnala. yavuz bir atlıydı .
ve attı sözün kemendini. meczuba sırdaştı

“yok’u servet kılmışı göster bana
göster de aşk kılıcını bileyeyim
şahdamarının tam sırtında

yahut sırtının şahdamarında
şaha kaldırayım tüm sırları

hür olmak isteyen kendine köleliği dürür
ve katlar koyar zamanı bir mekana”

lâl oldu da eğdi kalb başını meczubyar
elinde zamanın dizgini . terkinde aşk
ardında esrik ve uzak bir ılgım bırakarak

ay aşk hecesinden bir hece idi
çekildi kendi sinesinden ve usulca
insan kokusu süründü şehri ay
gayrı bir kararda duramazdı tek bir an
ya hilal oldu ya dolunay

“bir karanlık nasıl baş eğerse
üzerine düşen beyaz bir gölgeye
ey sonsuz nur! yakınlığın hançeremden sürür

izahtan varestedir de
şüphe nasıl görür aslı’yı
ruyetini yok dağları yürütür”

göverdi ay toprakta an be an yeniden
nurdan hırkasını düşüreyazdı yere
ve apak ağıverdi gümüş beşiğe
ve o bir dilim ay
çizerken yayını aşkın safiyet göğüne
vurulmuştu yüreğinden zühre hırsızı

temrin 12

Başa Dön