Tahtlar saltanatlar kayırdı ruhum..Hedefi bulan okları agırladı yumuşak avucunda.. Orda burada dagıldı parçalandı , serap onu her çagırışında…..aldırma sen…Felek , hep çevirir topları surdan , kaleden…Son satır da kesmedi ince boynumu..Kırk parçaya böldü de bu gönülü…Gene bırakmadı yanıma , senden ödünç aldıgım o son düğümü..
Her varlıktan süzdügüm , her bakıştan sezdiğim , her akışta gezdiğim...O esrik halim,nasıl güldürecek bu ölgün komedya ? Nasıl sindirecek bu deli hevesi ? Aktıkça durulan , etrafa saçılan , duymakta mısın her zerredeki…mesafesiz ,arasız, ,yarasız, …kendinden geçip de aşkı seçişi…
Her surette bir ruh , her sirette bir oluş….Her anı seyr-i sefa bir düş..Bakma görünene sen , sürette alır canı Azrail....…Şimşekler çaktırdı bende , bir duayla dirilen ceset..Tek bir nefes ediver de geç bu kaf dagındaki kör ve sagır saf tutuştan……el aman dedirten..o sıralı futuhattan..…
Bu paslı kilidin aslı ,kendinden saklı pamuk çıkısı , açtırır bir solukta içindeki fırtınanın sert ıslıgı..Farkındayım, bu cephede asi ruhumun kaygan yanına üflemekte bu rüzgar..Bu aslı kadifeyi bana giydiren esrar…Pay edecekler aralarında, bu bir cellad mezadı..belki uçurur başını bu sivri kubbeli gözyaşlarımın…Yedi iklim boyunca azıgın bu gözyaşları , dönüşür sonunda nazlı ve edalı bir parmak bala…..