Radyoda İnce Şarkılar

Önceleri keşke bir yalan olsaydı her şey, sen bir yalan olsaydın diyordum. Keşke aklım kör olsaydı. sana kanmasaydım. Peşinsıra böyle yanmasaydım.

yazı resim

Radyoda ince şarkılar var. Eften püften. Sensizlikle dolu bu odamda, yine hasretini büyütmekle meşguller.

Gidişinin henüz kaçıncı günü bilmiyorum. Sahi en son ne zaman gittin. Oysa bu birkaç gün; düşünmek, özlemek için ne uzun bir süre biliyor musun?

Sen gidince buralarda bir ıssızlaştı ki. Artık kimse çıkmıyor sokaklara. Belki ben görmüyorum. Yada ben sokağa çıkmadığımdan bana öyle geliyor. Sen gidince diyordum; öyle durgunlaştım ki. Öyle bıkkınlaştım ki. Kimseler katlanamıyor nazıma.

Önceleri keşke bir yalan olsaydı her şey, sen bir yalan olsaydın diyordum. Keşke aklım kör olsaydı. sana kanmasaydım. Peşinsıra böyle yanmasaydım. Sonra biraz büyüttün beni. Yani bir adım daha piştim. Sonra teşekkür borçlandım sana öğrettiklerin için. Ne öğrettin? Yaprağın düşmesi için bir sonbaharın mutlaka geleceğini. İşte bu seninle hayatımda değişen, beni büyüten. Sende öyle yeşerdin. Büyüdün gözümde. Sonra sonbahar geldi. Her yaprak gibi sende düşüp gittin.

Sonra bu şarkılar, hem bu şarkılar neyi büyütüyorlar böyle. Olsun. Yine de bir parça hasretin işlemiş bir yerlerime. Şimdi yine gelsen. Hiçbir şey olmamış gibi gelsen. Seni hiç tanımamışım gibi yeniden sevsem. Yeni biriymiş gibi tanısam. Yine birtakım anlarımız olsa. Sonbahar gelince tekrar akıp gitsen. Biraz üzülsem. Yine yeni bir öğreti çıkartıp bu gidişinden, seni biraz daha büyütsem…

Yine gelsen. Hiç karşıma çıkmamış gibi. Yine bir sonbaharda alıp başını gitsen. Özlesem önceleri. Biraz hasret çeksem. Yeni bir şeyler öğrensem…

Böyle zırt-pırt geliş-gidişlerin, sevişlerim, özlemlerim beni büyütse. Hep büyütse. Başım göğe erse…

HÜZÜNBAZ

Başa Dön