Ellerimi açıp dua ettim.
Dedim ki, tam umudumu yitirdiğim an da bir şeyler gönder bana.
Acımı dindirme gücü olsun.
Ben artık kendi kendini iyileştirebilecek biri değilim.
Ellerimi yine açtım dedim ki.
Beni bu hale getiren şeyi içimden söküp atmak yerine,
güçsüzlüğe yeltenmeyi aklımın ucuna bile getirmeyim.
Nolur.
Kendimle başbaşa kalmaya tahammül edemiyorum.
Tek çözüm kaybolmak mı yani.
Kış uykusuna yatıp geri de bıraktıklarımı özlemek mi.
Yine parmaklarım yelkovanın başını okşuyor.
Bunu yaparken neden titriyor ellerim.
Hissediyorum beynimde karıncalar var.
Ben zamanın geçmesini beklerken o beni yarı yolda bırakıp
devam ediyor yoluna.
Anlamıyorum neden yapıyor bunu.
Oysa ben geçmişteki tarihlerden nefret ediyorum.
Hiçbir deprem faciasını, insanların gözlerinin önünde evlerinin yıkılmasını.
Ve hiçbir intiharı, tecavüzü, unutmadım.
İnsanların kendi evlatlarını öldürecek kadar neler yaşadığını
görmezden gelemedim.
Hepsi gün gibi,
hepsi an gibi,
hepsi aklımda.
İnan bana ilaçlara bağlı olarak yaşamanın
ve annenin
bunu bilip üzülmesi kadar daha acı bir şeye tanıklık etmedim ben daha önce.
Karanlıkta;
nefes alınmayacak kadar karanlık bir gece de,
gece köpeklerinken yani
sabahın yedisi huzuruyla yanımda dolaşan kadın.
O öyle bir kadın ki; geceyi gündüz, seni huzur yapar.
Öyle güzel omzu var ki.
Öyle güzel ki;
Dünyalar kadın geniş ve bir anne kelimesi kadar şefkatli..
Her yanı teselli olan, elleri yumuşacık kadın.
Hep baş ucumda,
başımın üstünde;
başımın tacı ol.
Belina ÖZBEK