Ağlamadan Anamıyorum Seni

yazı resim

Küçük bir gökyüzüm var.
Sahip olduğum birkaç renk
Ve yazdan kalma bir papatya saçlarımın arasında.

Onca kilometre yolu aşıp, uzaktan sevmek şimdi.
Beraber yaşıyormuşcasına davranmak,
yaşına bakmadan ağlamak ve bundan hiç utanmamak.
Tesadüf değilmiş hiçbir şey.
Karşılaşmalar, gözlerinin değmesi dudağının yanındaki bir ben'e.

Hissediyorum yakınımda.
Zaman dilimin de an kadar.
Mesafelerde, yolları yok sayacak kadar yakınımda.

Ulaşamasın bana.
Çünkü kavuşunca bitiyormuş sonsuz dedikleri.
Acı duymayınca varılmıyormuş tadına.
Mutluluğun bir tarafı ızdırapmış.

Ağlamadan anamıyorum seni.
Canıma işkence, damarıma kansın.
Boşuna demedim.
Boşuna sormadım, sorgulamadım onca şeyi.
Kapatmadım hiçbir şeyin üstünü.
Yürek kadar ayindi,
açıktı her şey.

Gizlemedim.

Ağlamadan anamıyorum seni.
Ağlatmadan derdimi, düşündürmeden herkesi unutamıyorum.
Söküp atmıyorum içimden.

Sen farkında olmadan neler anlattım sana.
Ne kadar düşündürdüm seni.
Oysa bilmedim, sevmedikten sonra
gitsen de fark etmezmiş kalsan da..

Ağlamadan anamıyorum seni.
Bir ter damlası kadar içten bu söylediklerim.

Tonlarcası kadar.
Şehrime bir deniz vaad edicek kadar,

ağladım..

Çünkü ağlamadan anamıyorum seni.

Yolumdaki rüzgar değil fırtınaydı.
Gayret et, unutma beni.

Küçücük bir kabuğum.
Karşında sapasağlam duruyorum.
Parçalanmadım bile.
Bunu nasıl yaptım,

bilmiyorum.

Belina ÖZBEK // üstelik bazı zıtlıkların birbirine dönüşümü ne kadar da kolay, kaybederken bir bakıyor kazanıyor insan.

Başa Dön