Pandoranın Kutusu

Bir Pazar sabahı şehrin sokaklarını dolaşmaya çıkarsa kötülük, neşesi yerindeyse, derin derin nefes almak, gökyüzünü ciğerlerine çekmek istiyorsa; korkma zarar vermez sana

yazı resim

Bir Pazar sabahı şehrin sokaklarını dolaşmaya çıkarsa kötülük, neşesi yerindeyse, derin derin nefes almak, gökyüzünü ciğerlerine çekmek istiyorsa; korkma zarar vermez sana Günlerden pazardır. Yüzünde bir gülümseme, olabildiğine babacandır.

Adımları kendinden emin, gözleri bütün detaylarını taramaktadır şehrin
O kadar iyiliksever, o kadar cömert olabilir ki bazen; şaşkınlık içinde kalabilirsin. Onu kötülük değil de, yeryüzüne inmiş kanatsız bir melek sanabilirsin.
Elini sıkarsan göreceksin ki; elinde insan sıcağı vardır. Öyle iri yarı ve güçlü, aynı zamanda öyle ufak tefektir ki kötülük, odaları hiç kimsenin ömür boyu sığınamayacağı kadar dardır.
Odacıklardan meydana gelmiştir kötülük ve üç katlıdır. En alt katta insani arzular, hırslar, öfke, nefret hatta ihanet vardır. Orta katta vicdanın başkaldırışları bulunur. İsyanlar kilit altına alınmıştır. En üst katta telafi ediciler, isyancıya cevaplar ve bunlara uygun maskeler bulunur

Suyun yüzeyinde görülen, buzdağının bu en üst kısmıdır genellikle. Bu sebeple o çetrefil yapıya, çoğu zaman saygı bile duyulur.

İnsan zaten Pandoranın kutusudur. Kötülük ise kutular dolusu odacık. Bir yanda sefahat, bir yanda feragat. Bir yanda nefret, bir yanda şehvet. Dünya işlerinden elini ayağını çekmişken bir yanı, diğer yanda boylu boyunca siyaset. Ve iki gücün arasında sıkışmış, haykıran bir vicdan. Ne fayda ki çığlığında çelişkiler dolaşır

Öyle bir varlıktır ki bu; bir yanı gırtlağına kadar günaha, ihanete bulaşmışken, diğer yanı hidayete ulaşmaya uğraşır

Mustafa Yener

Başa Dön