Padişahın Balkon Konuşması

Ülkenin birinde padişah belirli zamanlarda balkon konuşması yapar ve zekasıyla övünürmüş. Ülkenin en akıllısı benim der, arada bir Aranızda benden daha akıllı var mı? diye de sorarmış. Halk da padişahlarına Padişahım sen çok yaşa, senden daha akıllısı yok, ülkenin en akıllısı sensin derlermiş.

yazı resim

Ülkenin birinde padişah belirli zamanlarda balkon konuşması yapar ve zekasıyla övünürmüş. Ülkenin en akıllısı benim der, arada bir Aranızda benden daha akıllı var mı? diye de sorarmış. Halk da padişahlarına Padişahım sen çok yaşa, senden daha akıllısı yok, ülkenin en akıllısı sensin derlermiş.

Günlerden bir gün yine padişah balkon konuşması sonrası aynı soruyu sorduğunda, arka sıralardan bir ses Evet sultanım, senden daha akıllısı var demiş ve kaybolmuş. Padişah vezirine Bu sözü söyleyen kimse çabuk bul getir onu, yoksa kelleni alırım demiş. Vezir bunun üzerine araştırmış ve sözü söyleyenin Ozanlar köyünden Adem ağa olduğunu öğrenmiş.

Vezir padişahın huzuruna çıkarmak için Adem ağanın evine askerleriyle gidip kapıyı çalmış. Kapıyı küçük bir çocuk açmış. Vezir Evde kimse yok mu? Babanı çağır çabuk demiş. Çocuk da Yok efendim, babam biri bin etmeye gitti demiş. Vezir Nasıl yani? diye sorduğunda çocuk Babam çiftçidir, 1 tohum eker, bin ürün alır demiş. Vezir Peki annen evde yok mu diye sorduğunda, çocuk Mezarlığa borcunu ödemeye gitti efendim demiş. Vezirin kafası yine karıştığında Nasıl yani? diye sormuş. Çocuk Mezarlığa dua okumaya gitti demiş. Peki senin dışında başka kimse yok mu? diye sorduğunda, çocuk Ağbim var efendim demiş. Vezir çağır onu o halde deyince çocuk Ağbim evde yok efendim demiş. Vezir Peki o nereye gitti? diye sorduğunda çocuk Bela almaya gitti efendim demiş. Vezirin yine kafası karışıp çocuğa sormuş, Nasıl yani? Çocuk ise Ağbim ticaretle uğraşır, mal alır mal satar demiş. Çocuk vezire Babam birazdan gelir, bekleyin efendim demiş. Babası Adem ağa eve geldiğinde vezire Küçük oğlum benden daha akıllıdır demiş. Bunun üzerine vezir çocuğu alıp saraya götürürken çocuk yolda bir dal kopartıp, oynaya oynaya vezir ve askerlerle saraya gitmiş.

Bu arada saraydan halka davulla ülkenin en akıllı iki insanın münazarası ilan ediliyormuş, Duyduk duymadık demeyin, ülkemizin en akıllı iki insanı münazara yapacak, duyduk duymadık demeyin, bütün halkımız davetlidir. Halk bunun üzerine sarayın bahçesinde toplanmış. Gele, gele küçük bir çocuk gelmiş. Bunu gören herkes çok şaşırmış.

Padişah Çocuk yoldan geldi, bir tas su getirin demiş. Çocuk sudan içmeyip elindeki daldan bir parça kırıp tasın üzerine koymuş. Padişah Bir kese altın getirin, çocuğa verin diye emretmiş. Çocuk kendine verilen keseden bir tane altın alıp gerisini bırakmış. Padişah bunun üzerine yüzünü ve sakalını sıvazlamış. Çocuk da kafasını kaşımış. Padişah vezirine Münazara burada bitmiştir, çocuğu ailesine götürün teslim edin diye emretmiş.

Halk Hani bu çocuk çok akıllıydı, bir şey söylemedi, biz bir münazara göremedik, bunun için mi geldik buraya diye söylenmeye başlamış. Padişah Biz münazara yaptık, çocuk çok akıllı demiş. Padişah Ben çocuğa seni bir tas suda boğarım dedim, köprü kurar geçerim dedi, ben bir kese altın verdirdim, çocuk benim paraya ihtiyacım yok deyip bir tane aldı bu geldiğim yere yol parası dedi, ben sakalımı sıvazladım, benim tecrübelerim var dedim, çocuk kafasını gösterdi, benim de aklım var dedi demiş.

Şefika Ünal (23 Şubat 2014)

Başa Dön