OTOBÜSTEKİ ESKİ ZAMAN ROMALI'SI
Sıkış tepiş belediye otobüsünde bile dikkat çekmeyecek gibi değildi. Şoförün arkasındaki sırada sondan bir önceki ikilide oturuyorduk. Yaz sıcağında iyice bunalmış halde birbirimizle konuşacak halimiz bile yoktu. Hatta sanırım ben biraz uyukladım bile. Ta ki o binene kadar. O andan sonra ikimiz de birbirimizden habersiz inceleyecek ilginç bir tip bulmuş olmaktan mutlu, onu göz hapsine almışız.
Eski Roma Hrstiyanlarını andıran bir tipi vardı. Elbette Eski Roma Hristiyanı görmedim hiç ömrümde, ama neredense onlardan birinin resmini çizmem istense aynı şu önümde duran adam gibi birini çizerdim. Ensesinden hafif sarkan dalgalı koyu renk saçları, fazla uzun olmayan, ağzını belirsiz kılan sık sakalı, dışa fırlak gözleriyle onlardan biri vardı işte karşımda.
Ben ilginç bir tip bulmanın heyecanıyla, onu incelediğimi fark etmesinden de korkarak arada bir pencereden dışarıya bakıyormuş gibi yapıp incelememi sürdürmekte olayım meğer arkadaşım da boş durmuyormuş. O da benim gibi tırnakları uzun bakımlı elleri fark etmiş. Bu tırnaklar mutlaka gitar çalan bir ele ait olmalı. Yaşı konusunda kesinlikle anlaşamadık. Arkadaşım yirmi beşlerinde olduğunu iddia ederken. Ben otuzlarında olduğunu düşünüyordum. Sanırım arkadaşım; elindeki defterlerden, sırt çantasından ve temiz olmakla birlikte hayli spor kaçan kıyafetinden bu fikre kapılmıştı. Ben ise sadece yüzüne bakarak onun tahminlerinden daha yaşlı olduğunu iddia ediyordum.
Bizim yanımızda ayakta duruyordu. Bir süre sonra iki sıra önümüzde oturan orta yaşı aşmış bayan aniden dönerek ikisi arasında ortaklık kuramayan bizleri afallatan bir şey yaparak ona göz kırptı. Fakat daha sonra bayanın yanı boşalıp da bizimki onun yanına oturup gayet dostane konuşmaya başladıklarında ancak ikisinin ana oğul olduklarını kavradık. Dediğim gibi kendimizi onları incelemeye o kadar kaptırmışız ki ben arkadaşımın, arkadaşım da benim onlarla ilgilendiğimi fark etmemiş. Ta ki otobüsten iner inmez ikimiz de onlardan bahsedene kadar.
Her ikimizin de ana oğul arasında çok özel bir ilişki olduğu kanısına varmıştık. Bu da ikimizi de şaşırttı. Nereden mi? Anne, iki durak önce inecek oldu oğlundan ve ayrılmaları hayli duyarlıydı. Anne ayağa kalktı. Oğul aralardan onu görmeye çalıştı, birbirlerini gözleriyle öptüler, kadın indi, asfalttan aralık olan otobüsün kapısından onu görmeye çalıştı, oğul otobüs uzaklaşana kadar annesini pencereden gözledi, son kez işaret ve orta parmağını kullanarak ikimizi de büyüleyen bir jestle annesine öpücük gönderdi ve ayrıldılar. Kimbilir belki akşama kadar, belki de bilinmeyen bir geleceğe kadar. Herikimiz de olağan dışılığı fark etmiş ama adını koyamamıştık.
Bu arada onun hakkında; nerede okuduğu, ne yaptığı, kim olduğu, annesiyle arasındakiler bizler için merak konusu olmakla birlikte sadece annesinin otobüsün kapısından onu görmeye çalışırken seslenmesinden adını öğrenebildik. "Hadi Fatih!" demişti annesi.