(I)
başparmağını ayırıp bir kenara
işaret ettiğin narinliği takmazdı
iki parmağının arasından öpüyordu seni
çift dikişliliği seviyordu geceleri
garipsiyorlardı
sen ise teslim oluyordun bu içten dokunuşa
karanlığı sığınak bilenler gibi
dizi üstüne düşmüş her hecenin terini siliyordun
alıp getiriyordun yavşak kavşağa
bir cep kelime ile gidiyordu her vedadan
diğer cepte metelik sesleri
gözde'n düşmeyecek her umut için
kırmızı güller alacaktı daha
hiç girilmemiş yivli ruh çıkarmalarına
kalp kapakçığına mühürlenip
ömrünü ömrüne katar gibi
birikecekti
.....................bir damla su ver parmağından
....................kellesini alıp koltuk altına
....................üçyüz aylık yoldan geldi
...................bir damla su ver
....................ki solmasın güller
(II)
sonra...
ilk dikişini sökmek için gecenin durdunuz yol ayrımında
ateşböcekleri gibiydi gözleriniz
ne sağda ne solda, aynı yönde yürüdünüz inadına
yıldızlar birikti de gerdanına
bir çakmak aydınlığında izlediniz
yıldızlardan vazgeçip ateşe koşan pervaneyi
''biz'' içtiniz ''ben''li düşlerden tek dikişte
kendinizden geçtiniz
artık garipsemiyorlardı
oynayan dişin ile söktüğün ikinci dikişin acısına aldırmayışını
(III)
kara bakışlım
üçyüzonaltıyı vurdu ay saati yolculuğumun
gugukta her ay dönümü değişmedi heyecan
omuzlarıma bindin bineli
ne bülbül gülün susuzluğundan şikayetçi
ne de yorgunum
heybetli dağlar gibi
düşmemen için tökezlenmeyeceğim
........................eğme başını önüne
.......................gözyaşların ancak üzerime damlar
Ali Aydoğdu