eskici mehmedten değil
giyindiğimiz ikinci el yalnızlık
dört duvar arası ıslaklık
tam ortasında tutsaklık
bize de kısmetmiş
güzü şıra ederek içmek
bakır çalığı denizlerde
efkarı albatros kuşlarının
-tuzlu suları çiçeklendiren aynada
görmek
çıplak ayaklı ölümü-
hani uçuşan saçlarının
upuzun gölgesi yerlere müsavi
her sarılışımızda
karlı tepeleri öpüp okşayan
terli ellerimiz
istasyonlarda birbirine karışan
anlat bana leyli
ben size de mi gelmemişim?
-öyle bir yaşam ki
dümen suyunda boğuluyor
hangi şehre
hangi şiire varsam
yalnızlık kokusu duyuluyor
gidilecek limanlardan mektuplar gelmiş
posta kutusu dolup taşmış çavlanından
-ortalığa yalnızlık nameleri saçılıyor-
Hidayet DAL
Can Sokağı Lambaları ]