O öldü,duvarın altında kaldı.
duymadığından değil be duvar
bıktığından aldırmıyorsun
yeter diyorsun yeter
aylarca resmini taşıdım
en güzel köşemde..
kahkahalarını sakladım nice
duyasın diye
o olmadığı zamanlar.
ve hiç kimseye söylemedim
ağladığını tek renk olduğumuz saatlerce...
unuttuğun dünya unutmasın diye seni
güzel göründüm kuşlara..
yuva yapsınlar için süslendim
açmadığında pencereni bahçeye
çatlaklarımı büyüttüm oksijen girsin
yakmadığında sobanı,
kedilerin,köpeklerin,evsiz kim varsa
fırın duvarına sokulduğu bitmez gecelerde
iyice sarıldım sıvama,üşümeyesin diye.
unutmayasın diye
yakamozu,samanyolunu,
dilek tutmayı kayan yıldızın ardından
yeşilini nisan sabahının
seyretmeyi bir filmi
aşkın işkence,aşkının işkenceci
ve işkenceli aşığı anlatan
unutmayasın diye
güneşin dağılışını
kuşların kanatlarında bu karanlık dünyaya
denizi,illede denizi
koynuna atlamak için her zaman çıldırdığın
saçlarında kürek sallarken
hep gülümsediğin bitmez bir hevesle
sıcağına yattığın her hücrenle
güneşinden kıskandığın, gecesinden ürktüğün
denizi,illede denizi
unutmayasın diye
tabloları tuttum çivileri düştüğünde
ışık çaldım gökteki güzel yüzlüden
ve hep hatırlattım sana tablolarda
senin seçtiğin hayatı
ama artık yeter diyorsun, yeter
ben bir taş duvarım,duymuyorum
duymuyorum,duymuyorum...
tamam ,tamam sustum
O yok artık,O öldü...
duvarın altında kaldı...
Oca.99