dut yaprağı konuşuyordu ipekle
duydum o sesi baharat katkılı gecede
gülleri kamçılıyorlardı rahmin çarmıhında
korkuları gözlere kül eden tanrı
kör kuşlar değin çaresizdi
firari gülüşler dolaşıyordu orta yerde
çeliği tende sınıyordu
sevişmeyi unutmuş çiçekler
o sesi duydum - ay ağaçda asılıydı -
kanat göğe yaraşır diyordu / ip kuyuya gerek
kirli sarı yaprağın sarmaşık olmak düşü
mahsun şarap mahzeninde yıllanıyordu
sara nöbetinde akrep zehiri biriktiren büyücü
bir kelebeği kesti bileklerinden
kokunu anımsadım sesi duyduğumda
sıyrıldım tenimi kirleten bakışlardan
gece suda uyanıyordu / su gecede
amforanın mavi derinliklerinde
kendini süzerek kendinden
silinmeyen kayıtlar düştü belleğime
ateşi sez / suyla barış
gizi toprağa üfle zamanı göğe...