Namaz, İslam dininin temel ibadetlerinden biri olup Kur'an'da "salât" kelimesiyle ifade edilmektedir. "Salât" kelimesi, yalnızca Kur'an'da değil, birçok dilde ve kutsal metinde farklı anlamlarla yer almıştır. Bu yazıda, "salât" kelimesinin etimolojik kökeni, tarihsel gelişimi ve Kur'an'daki kullanım bağlamı incelenecektir.
- Salât Kelimesinin Kökeni
"Salât" kelimesi, Kur'an'da hem geniş anlamda ibadet hem de spesifik olarak namaz anlamında kullanılmıştır. Kelimenin kökeni, diğer din ve dillerle etkileşim bağlamında farklı anlam katmanlarını içermektedir:
Sanskritçe: "Nâmati" fiilinden türeyen "nâm", saygı duruşunda bulunmak, dua etmek ve tapınmak anlamlarına gelir. Bu, fiziksel bir eğilme hareketiyle ilişkilidir.
Süryanice: "Salât" kelimesi, eğmek, germek ve bükmek anlamında kullanılır. Süryanice'de dua etmek anlamına gelen "salût" kelimesiyle de ilişkilidir. Süryanice çeviri olan Peşittada "salât", ibadet ve dua anlamlarında yer alır.
İbranice: Tevrat'ta "barak" ve "kneel" kelimeleri rükû ve diz çökme anlamlarını taşır. Bu terimler, Tanrı'ya boyun eğiş ve ibadet bağlamında sıkça kullanılmıştır. - Kur'an ve Salât
Kur'an'da "salât" kelimesi, hem fiziksel hem de manevi boyutlarıyla bir ibadet formunu ifade eder. "İkametü's-salât" ifadesi, namazın düzenli ve bilinçli bir şekilde kılınmasını emreder. Örnek olarak şu ayetler verilebilir:
Müddessir Suresi 43: "Biz namaz kılanlardan değildik."
Bakara Suresi 125: "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin."
Er-Rad Suresi 22: "Namazı dosdoğru kılan..."
Bu ayetler, namazın fiziksel hareketler içeren belirli bir ibadet şekli olduğunu göstermektedir. Ayrıca, "musallî" (namaz kılanlar) ve "musallâ" (namazgâh) gibi türevler, ibadetin toplumsal ve bireysel boyutlarını ortaya koyar. - Diğer Din ve Metinlerde Salât
Namazın Kur'an öncesinde de diğer ümmetlere farz kılındığını gösteren deliller vardır. Tevrat, Zebur ve İncil'de de ibadet ve dua sırasında fiziksel hareketlerin önemine değinilmiştir:
Tevrat: "Başlarını eğip ibadet ettiler." (2. Tarihler 29:30)
Zebur: "Gel, yaratıcı YHWH'yi öv, önünde rukuya, secdeye var." (Mezmurlar 95:6)
İncil: "Biraz uzaklaşarak secde etti." (Matta 26:38,39)
Bu ifadeler, İslam öncesi toplumlarda da ibadet sırasında fiziksel eğilme, diz çökme ve secde etme gibi hareketlerin mevcut olduğunu kanıtlar niteliktedir. - Kur'an'da Salât ve Yan Anlamları
Kur'an'da "salât" kelimesi sadece namaz anlamında değil, farklı bağlamlarda da kullanılmıştır:
Dua ve İstiğfar: "Onlar için dua et." (Tevbe Suresi 9:103)
İbadet: "İbadeti terk edenler..." (Maun Suresi 107:4)
Destek: "Allah, melekleriyle sizi destekler." (Ahzab Suresi 33:43)
Kulluk: "Göklerde ve yerde ne varsa Allaha boyun eğer." (Nur Suresi 24:41)
Bu kullanımlar, "salât" kelimesinin geniş bir anlama sahip olduğunu, ancak "ikametü's-salât" bağlamında namaz kılmayı ifade ettiğini gösterir. - Namaz ve Dua Arasındaki Fark
Namazın, belirli vakitlerde, belirli hareket ve okuma düzeniyle yerine getirilen bir ibadet olduğu açıktır. Dua ise kişisel ve spontan bir yakarıştır. Kur'an'da, namazın vakitlere bağlı bir farz olduğuna dair şu ayet dikkat çekicidir:
"Namaz, müminler üzerine vakitleri belirli bir farzdır." (Nisa Suresi 4:103)
Dua için vakit şartı olmamasına karşın, namaz için belirli vakitlerin emredilmesi, bu iki ibadetin ayrımını netleştirir.
Namaz, tarihsel ve etimolojik olarak köklü bir ibadettir. Kur'an'da "salât" kelimesi, duaları, fiziksel ibadeti ve Allah'a kulluğu ifade eden geniş bir anlam yelpazesine sahiptir. Ancak "ikametü's-salât" ifadesiyle namaz kılmak, düzenli ve disiplinli bir ibadet olarak vurgulanmıştır. Bu ibadet şekli, diğer din ve kültürlerle bağlantılı olmakla birlikte, İslam'da kendine has bir biçim kazanmıştır. Namazın Kur'an'da yer almadığı iddiaları, bu kelimenin anlam derinliği ve bağlamsal kullanımları göz önüne alındığında geçersizdir.