Vadilerde, tepelerde, dağlarda
Ufuklarda, Kaf Dağının ardında
Zümrüdü Anka’nın
Sütbeyaz kanadında arıyoruz
Ama bir kez olsun
Yüreğimize dönüp
Neden bakamıyoruz…
Ruhumuzda, kanımızda
Hiç sönmeden yanıp duran
Bizi Mavera’ya taşıyacak
Kutlu ve mutlu ışığı
Neden yakamıyoruz…
Mutluluk keşfedilmeyi bekliyor
Büyük işlerde ararken onu
Ruhumuzda olduğunu
Hiç düşünemiyoruz…
Gülen yüzde, sıcacık bir merhaba sesinde
Yeni doğan bebeğin misk kokusunda
İçimizi ısıtan tebessümde
Neden aramıyoruz…
Her bir nefes
İlahî bir ikramdır bize
İki şükür gerekir
Hiç alamamak, alınca da verememek var
Aklımıza gelen girift soruları
Neden soramıyoruz…
Güzellikleri doyasıya yaşamak
Eldekini olmayanlarla paylaşmak
Hesapsız, eğersiz sevmek varken
Allah bana yeter diyerek
Neden teslim olamıyoruz…
Taptaze heyecanlar duymak
Gülistanda güller dermek
Misk gibi kokularla dolmak varken
Sırrı çözüp, diz çöküp, boyun büküp
Neden görevimizi yapamıyoruz…
Gönüller Mevla’ya
Eller semaya
Diller duaya açılınca
Sağ selamet uyanınca
Kutlu sabaha çıkınca
Güneş ruha doğunca
Neden huzur duyamıyoruz…
Haydi, kalkın, şükredin
Huzur bulun, mutlu olun
Saygı sunun, sevgi dolun
Hayata gülümseyin
Huzur ve mutluluğun
Yüreğimizde, içimizde olduğunu
Neden bulamıyoruz…
Mutluluk sevmektir…
Mutluluk vermektir…
Mutluluk gülmektir…
Mutluluk, yüreğe bakmaktır…
Mutluluk, gönüle akmaktır…
Mutluluk, sevda ateşini yakmaktır…
Mutluluk, kalplerdeki sönmeyen ışığı bulmaktır.