Korku, zayıflık belirtisidir. Kendi düşüncelerine, inançlarına güvenememektir. Korku, yüzleşme cesaretini kıran duygudur. Korku, kişinin kaçmasıyla kişiyi kovalamaya devam eden ve kişinin gerilemesine neden olan duygudur. Ayrıca, korku bedeni sardığında korkulan her şey düşman olarak algılanır ve kendini savunma adına o şeye bağnazca taarruz edilir. Müslümanların sinemaya bakışındaki korkuyu biraz böyle okumak gerekiyor.
İnsan bilmediğinden, anlamadığından ve korktuğundan uzak durur. Bu üç durum maalesef Müslümanların tutumuna yer etmiş durumda. Uzak kalış, Müslümanlara pahalıya mal oluyor. Sinema ve televizyon karşısında Müslümanlar sıkışmış ve çaresiz durumdalar. Bu ikilinin etkilerini nasıl kıracaklarına dair ellerinde bir argüman yoktur. Herkes durumdan şikâyet etmede ama aynı zamanda kendini kaptıramadan edememektedir.
Bu durum Müslümanların sinemaya yatırım yapmasına da engel olmaktadır. Bugün ekonomik olarak güçlenen Müslümanlar, birçok alana yatırım yaparken, tek yatırım yapmadıkları ve uzak durdukları yer sanat ve sinemadır. Sanki bu alana akıtılacak para boşunaymış gibi algılanmaktadır. Villalara, arabalara, lükse milyonlar harcanırken göze gelmeyen bu gereksiz masraflara karşısın bir villaya bir arabaya verilen değer sinemaya verilmemektedir.
Müslümanlar hala, klasik anlayışı yıkamadıklarından ve dünya nimetleriyle yeni tanışıp, başları döndüğünden sanatın önemini kavrayamamaktadırlar. Aslında şimdi yapılması gereken Müslümanların sanata yatırım yapmalarıdır. Sanat ve kültür merkezlerin kurulma zamanı geldi de geçiyor. Yurt, dershane, medrese ve Kuran kursların yanında artık sanat ve kültür merkezleri açılmalıdır. Hatta öncelik diğerlerinin yanında sanat ve kültür merkezlerin olmasıdır. Zaten bu sanat ve kültür merkezlerinde yukarda değinenlerde yapılabilir.
Haydi zengin Müslüman para musluklarınızı biraz sanat ve kültür merkezleri açın. Merak etmeyin aldığınız onca araba ve villanın yanında çok paranız gitmeyecektir ama toplumun geleceğine büyük yatırımlar yapmış olacaksınız. Sanat ve kültüre yapılan yatırım insana yapılan yatırımdır, boşuna gitmez.
Bu sanat ve kültür merkezlerinde geleceğin aydınları yetişecektir. İçinde felsefe, psikoloji, sosyoloji, sosyal bilimler, müzik, resim, sinema, tiyatro ve daha sayamayacağım birçok alanda eğitimler verilmelidir.
Böylece bize ait olmayan mekânlara gitme korkusu aşılacak, kendimize ait mekanlar daha rahat eğitim verebileceğiz. Korkuları arkamıza alıp, başkaların sinemasıyla sanatıyla övüneceğimize, kendi sanat ve sinemamızla gurur duyarız.
Amerikayla, Avrupayla, Japonyayla ve daha birçok ülkeyle ancak sanat kültür merkezlerimizin olması ve sayılarının çoğalmasıyla baş edilebilir. Kültürlerinden korunup, kültürel üstünlüğe geçiş yapılabilir. Siyasi başarı, kültürel başarıyla birleşmediği müddetçe bir ayağı eksik olacaktır.
Osman Tatlı
osmantatli@gmail.com
www.osmantatli.com.tr