Meçhule Yazılmış Mektuplar - 8

Aslında içimde çağlayanlar çağıldıyor, ummanlar coşuyor, lâkin ; ben duygularımı yansıtmaktan acizim… İlk mektubumda dedim ya iki lafı bir araya getiremem.

yazı resim

Bu mektup ,yüreğimden ve kalemimden sabahın erken saatlerinde dökülüyor kâğıda.

Aslında içimde çağlayanlar çağıldıyor, ummanlar coşuyor, lâkin ; ben duygularımı yansıtmaktan acizim… İlk mektubumda dedim ya, iki lafı bir araya getiremem!

Şu anda bütün kent uykuda, sokaklarda tek tük insan siluetleri… Yüzleri net seçilemiyor. Onlar da bencileyin erkenci. Beni soracak olursan her sabah saat 05.00’da ayaktayım.

Düşlerimi süsleyen elif boyun, gizemli gülüşün uyanır uyanmaz da muhayyilemi süslemeye başlar. Bir besmeleyle birlikte senin yoğunluğunla kalkarım yatağımdan…

Senin özlemin, bir türlü bırakmaz yakamı. O yüzden belki de bu meçhul ve muhayyel adresli mektupları yazmak tutkum.

Tutkum diyorum, çünkü; seni gördüğüm o kutlu günden beri benim için bir tutku oldun. Tutku da ne kelime… Artık, soluduğum hava, içtiğim su. Demine buğusuna meftun olduğum çay senin soluğun.

İki başına yürüyen tek yakalı ateşten gömleğe girmiş yolcusu olduk seninle bu âteşîn yolculuğun.

Çoktandır,selâmın gelmez oldu. Bir ses, bir ışık bekliyorum, ey muhayyel ve meçhul iklimlerin perisi! Bir ışık gönder sensiz karanlıklarda boğuluyorum.

Benim hep günaydınım, merhabam ol… elveda demek istemiyorum. Bâki selâm derunumdan…
Ankara,19.02.2010 İ.K

Başa Dön