Hayatımın en mutlu, en güzel ve de en anlamlı günlerinden birini yaşıyorum. Sevinç ve mutluluk gözlerimden okunuyor.
Üniversite öğrencilik yıllarımda tanıdığım, can dostum dediğim, sevgili kardeşim, kardeşten de öte ne varsa o bildiğim, kadim dostum, vefalı arkadaşım Mahmut Balı ağırlıyorum.
Öğrencilik yıllarımızın her anı hemen neredeyse beraber geçti. Mahmut Bal, Mustafa Altunok, Yusuf Önlü ve ben ayrılmaz dörtlü idik.
Anadan ayrı, babadan ayrı, kardeşlerden ayrı, eş dostlardan ayrı, Erzurumun soğuk kış gecelerinde gurbet günleri yaşadık Onunla. İçimizi, birbirimize olan sevgi, saygı ve dostlukla ısıttık. Zor günlerimizi birbirimize destek vererek atlattık. Yardımlaşmanın, dayanışmanın, sevgi ve saygının en güzel örneklerini yaşadık
Unutulmaz anlar geçirdik. Aradan yıllar geçmiş. Geriye baktığımızda dostluklar ve sevgiler kalmış. Kopmamışız birbirimizden, beden olarak olsa da ruh olarak, kalp olarak hiç ayrılmamışız. Sevgimiz, bağlamış bizi birbirimize
Soğuk, karlı Erzurum günlerinde parasız kaldığımız, aç kaldığımız günler oldu. Hasretlik en üst dereceye çıkardı. Dostlukla, sevgiyle aştık bu zorlukları Birbirimizden hiçbir karşılık, menfaat beklemeden yardımlaştık. Bir dilim ekmeği paylaştık. Cebimizde kalan son lirayı paylaştık. Hasta olduğumuz günler birbirimizin başında bekledik. Sırtımızda taşıyıp doktora götürdük İlaç alıp verdik, çay yaptık, çay içtik Hastalığı sevgiyle yendik
İşte dostluğu, kardeşliği biz böyle yaşadık
Hayallerimiz vardı Umutlarımız vardı
Yokluk, fakirlik gölge gibi ensemizdeydi Bırakmazdı bizi Ona inat derslerimize hırsla çalışır, anlamadığımız konularda birbirimize yardım eder, konu anlatırdık. Mahmut, dil derslerinde çok iyiydi. Bir okumak veya öğretmeni dinlemek yeterdi ona Öyle uzun uzadıya ders çalışmazdı Benim boş kafa, sizin dolu kafaya eşittir derdi Ben de kızardım ona Gülerdik
Adıyamanlı Mahmut İnsanlığı bilen, dostluğa bağlı, kardeşliği seven insanların diyarından Sevdiği insanı ölümüne seven, dost bildiğini canından ayırmayan bir yiğit Mahmut Bal..
Şimdi öğretmen Geçmişteki birçok hayalini gerçekleştirmiş, evlenmiş, çocuklarını okutmuş, büyütmüş, kimisini de yuvadan uçurmak üzere nişanlandırmış. Dünyanın en mesut, en bahtiyar insanıyım diyor. Çünkü tüm görevlerini eksiksiz yerine getirmiş. İnançlı, doğru ve dürüst bir insan. Memlekete binlerce insan yetiştirmiş.
Ve son hayalimizi de gerçekleştirdik. Okul yıllarında Bir gün Kıbrısa gelirsin, gezeriz diye konuşurduk. Kısmet derdi
Kısmet bugüneymiş. Ve Mahmut çok değerli eşi Fatma Hanımla birlikte Kıbrısa geldi. Çok geç de olsa yine beraberiz. Sevgiyi, kardeşliği, dostluğu yeniden yaşadık Eski günlerimizi bir kez daha yâd ettik
Oturup uzun uzun okul günlerimizi konuştuk Yaptığımız muziplikler gözlerimizin önünden tek tek geçerek yeniden canlandı O günleri, o anı tekrar yaşadık Mutluluk gözlerimizden okunuyordu Sevincimiz kat be kat artmıştı
Sabah erkenden kalkıp gezmelere başladık Önce Mağusayı gezdik Özgürlük Anıtı, Kaleiçi, Othello Kalesi, Namık Kemal Zindanı, Lala Mustafa Paşa Camii, Maraş bir çırpıda gezildi Resimler çekildi
Tabii trafikte sol taraftan gitmemiz tuhaf geliyordu onlara. Arabanın direksiyonu da sağ tarafta olunca Mahmut gülüyordu Ya ben burada hiç araba kullanamam. Karşıdan gelen araba üzerime geliyormuş gibi oluyor diyordu
İkinci gün Muratağa Şehitliğini gezdik. Mahmut, burada dualar okudu Küçük bebeklerin dahi şehit olduğunu görünce çok duygulandı Sonra önce Boğaza, sonra da Dipkarpas Köyüne gittik
Apostolos Andreas Manastırına gelince Mahmuta Seni burada Hacı yapayım dedim. Mahmut güldü.
Öğle yemeğimizi piknik yaparak geçiştirdik. Ve tabii ki Altın Kumsalda denize girdik. Burasını çok sevdi Mahmut Gerçekten altın gibi diyordu
Çok güzel bir günün ardından akşama doğru eve dönmek üzere yola çıktık
Yorgunluğumu hiç hissetmiyordum. Çünkü kadim dostum Mahmut Balı ağırlıyordum
Hoş geldin Sevgili Kardeşim,
Hoş geldin Mahmut Bal
Mahmut Bal'ı Ağırlıyorum
Yokluk, fakirlik gölge gibi ensemizdeydi Bırakmazdı bizi Ona inat derslerimize hırsla çalışır, anlamadığımız konularda birbirimize yardım eder, konu anlatırdık. Mahmut, dil derslerinde çok iyiydi. Bir okumak veya öğretmeni dinlemek yeterdi ona Öyle uzun uzadıya ders çalışmazdı Benim boş kafa, sizin dolu kafaya eşittir derdi Ben de kızardım ona Gülerdik