Adam, bahar havasına benzeyen bu kış havasının çekiciliğine kapılıp, her gün gittiği kafeye biraz daha az giyinerek gitmişti. Doğru da yapmıştı. Zira hava oldukça güzeldi. Yolda, kimseye rastlamamak ve anlamsız muhabbetler yapmamak için hızlı adımlarla yürümüş ve susamıştı. Kafenin garsonuna seslenip bir kola istedi.
Garson, başka müşteri olmadığı için hemen getirdi kolayı... Sürekli gelen bir müşteriydi bu adam... Belki de bir bağ kurmak için adamın yüzüne baktı ama karşılık bulamayınca arkasını dönüp gitti. Kolasını yudumlayan adamın gözleri, sanki boşluğa sabitlenmiş gibiydi. Derin düşüncelere dalmıştı.
Dalan bir şey daha vardı. Kanatlı bir böcek, kolanın içine dalmıştı. Bu tuhaf şekerli sıvı, onun mezarı olacaktı. Garip adam koladan bir yudum daha almak için hamle yaptığında, anlamsızca çırpınan böceği gördü.
BÖCEK KOLAYA KAÇMIŞTI. AYNI ONUN GİBİ...
VE İKİSİDE KOLAYA KAÇMANIN FATURASINI HAYATLARIYLA ÖDEDİLER...