Kitap Değil, Makale Değil, Mektup

Kastamonuda askerim. Cumartesi pazar günü sivil kıyafetlerle çarşı iznine çıkıyoruz. Saati de söyleyeyim. 9a yakın çıkıyoruz. Yılı da söylemeliyim 2002idi sanıyorsam. İzin kağıtlarımızı alır almaz tüm arkadaşlar Çil yavrusu gibi sağa sola dağılırdık. Arkadaşlardan bazıları; karnın doyurmaya, bazıları kız tavlamaya, bazıları ailesi ile buluşmaya, bazıları kafayı çekmeye, Ben ise tek başıma Erol Abinin nargile kafesine giderdim. Benim takıldığım yer her zaman belliydi. Bulmak isteyen, görmek isteyen gelir beni orada bulurdu.

yazı resimYZ

Kastamonuda askerim.
Cumartesi pazar günü sivil kıyafetlerle çarşı iznine çıkıyoruz.
Saati de söyleyeyim.
9a yakın çıkıyoruz.
Yılı da söylemeliyim 2002idi sanıyorsam.
İzin kağıtlarımızı alır almaz tüm arkadaşlar
Çil yavrusu gibi sağa sola dağılırdık.
Arkadaşlardan bazıları;
karnın doyurmaya,
bazıları kız tavlamaya,
bazıları ailesi ile buluşmaya,
bazıları kafayı çekmeye,
Ben ise tek başıma Erol Abinin nargile kafesine giderdim.
Benim takıldığım yer her zaman belliydi.
Bulmak isteyen, görmek isteyen gelir beni orada bulurdu.

Kafenin sahibi Erol Abinin dükkanı küçük ve de şirin bir yerdi.
Ancak mekanın duvarı baştan sona kitaplarla doluydu.
Sadece kitap olsa; Saz, Ud, Cümbüş, Keman, Klarnet
neredeyse orkestra kuracak kadar müzik aleti de vardı.
Beni oraya çeken tek neden önce kitap
daha sonra dükkanın sahibi Erol Abinin insanlığı ve adamlığıydı.
Erol abi, işletme mezunu has bir Anadolu çocuğuydu.
Artık her hafta sonu dükkanı birlikte açıyor,
ortalığı birlikte temizliyor,
sonra da oturup güzelce kahvaltımızı yapıyorduk
Daha sonra da müşteriler dükkana gelmeye başlıyordu.
Dükanın müdavimleri genel de polis kolejindeki öğrenci adayları,
üniversitede okuyan öğrenciler, askerler, vs
Bir süre sonra kafeye insan sığmaz hale geliyordu

***
Yine böyle bir gün de önceden de tanış olduğumuz öğrenci arkadaşlardan biri;
Yuşa abi, içtiğin sigarayı parmağının arasında çevirdiğin gibi, bize bir de sigaranın edebiyatını yapar mısın- dediler.
Olur yaparım.- dedim ve ayağa kalktım
Erol abi hemen bir tabure getirip;
Çık üstüne yüksekte konuş herkes duysun- dedi.
Nasıl oldu bilmiyorum tam 45 dakika boyunca
gayet akıcı bir dille aklıma sigara ile ilgili gelen
her hikayeden, her olaydan tezsiz bir nutuk çekmiştim.
Konuşmam biter bitmez 3 kız öğrenci
yanıma gelerek hep bir ağızdan;
Bravo deyip alkış tutunca kafede bulunan kız erkek herkes
Bravo deyip onlarda alkış tutmaya başladılar
Hayatımda ilk defa o gün dünyayı siyasetçilerin kafasıyla bakabildiğimi hatırlıyorum

***
Etrafımı saran kız öğrencilerden biri;
Ne güzel konuştunuz- dedi.
Hüsn-i teveccühünüz!- dedim.
Sigara ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Dilinize sağlık- dedi başka biri
Teşekkür ettim.
Konuşmamı isteyen erkek arkadaş :
Abi bu hitaba bir sigara daha yakılır- dedi.
Hay hay dedim. Hep birlikte birer cigara daha yaktık.
Tam çay içmeye oturacağız, böyle:
Kısa boylu, sarışın, çakır gözlü bir kızcağız gülümseyerek;
Bu kadar güzel konuşuyorsunuz, boş durmasanız, hep yazı yazsanız ya- dedi.
Ben de:
Baş üstüne! Lütfen evinizin adresini verin yazım- dedim
Siyasetçi olsam işim bitmişti.
Şükür ki kıçı kırık bir askerdim
!

Başa Dön