31/05/2002
Aslında çekip gitmek var, uzaklara. Karınca sessizliği ve kalabalığıyla: HUZUR a!
Ardında sallanan eller ve ne zaman gelir diye akan gözyaşları yokken kopmalı sevgiliden. Gidilen yerlere de gün doğmadan gidinilmeli ki gün seninle doğsun, hiç doğmamış gibi; AĞLAYARAK!..
Haziran 2002
Bir örümcek komik aşkının hüznünü örmekte; duvar diplerine, karanlık köşelere gün ışığına hasret ve gün ışığı kadar ümitli!
Ve bir örümcek boğulmakta; ağında yada aşkının bilinmedik her iki yanında. Hep kimsesiz ve hep ümitle...
Öldüler, biz gibi; UZAK!..
21/07/2002
Kalemimden güneşin kızıllığı yansırken, payıma sadece kan kırmızı ayrılıkları yazmak ve yaşamak adına bir sarı gül koparmak düştü.
Solmasını istemediğim ve ebedi gönül dostumun tebessümünü goncasında saklayan kopardığım her sarı gül art niyetimden değil inanın!..
Ve mevsimi değilken bahçemdeki güllerle birlikte, TÜKENDİM!..
Gelecekte bir yaz varsa da; BİZ YOKTUK!..
Ağustos/2002
Sen hep sarı yalnızlar çekerken, beni de esmer her şey boğuyorken, bir şehrin yaşanılacak en güzel yanını keşfetmiştim. Aydınlatmazken kimseleri, yanan lambaların gölgesi ve her gün biraz daha senden uzaklaşan yıldızların kasveti!..
Yaz bitti, kapımda eylül...
Henüz gençken yaşamaktan, YORULMUŞUM!..
...
Mart/2003
Çekip gitmelimi ki; karınca sessizliği ve kalabalığıyla; HUZUR a ?...