boynunu büküp,
........suyuna saldı hüznünü karanfiller,
ellerinle tutulmayı beklediler bütün gün,
ve yaklaştıkça akşamın loş saatleri,
kurdular düşlerinde, o narin elleri,
önce dokunacaktın yapraklarına,
sonra gerdanından tutup
hafifçe yukarıya kaldıracaktın,
yüzlerine tebessümle bakacaktın...
ve karanfil, şelaleden çağlar gibi,
dokunuşunla hayat dolar gibi,
gülümseyecekti yüzüne,
........senin kokunu kıskanır gibi....
bütün canlılığı ile kıpır kıpır olup,
sana güzel kokmak için
........heyecan kaplayacaktı incecik bedenini,
ellerin değdiğinde önce irkilecekti,
tarifsiz bir sıcaklık saracaktı tenini,
ve inan yüzüne daha manalı bakacaktı,
belki mutluluktan hıçkıra hıçkıra ağlayacaktı...
bütün gün bunun hayalini kurdu karanfil,
seninle ilk kez bir gece geçirecekti,
belki yatağının baş ucunda
........bütün gece seni seyredecekti,
ya da dudaklarından bir şarkı dinleyecek
........belki rüyalarına girecek,
........belki biri kendini feda edip
................kulağının arkasında tenine değecekti,
yada saçlarını okşar gibi mest olacaktı,
belki de en şanslısı başını eğecek,
göğsünde sabaha dek uyuyacaktı.
hatta üstünde taşıdığı öpücükleri
birer birer konduracaktı...
karanfil bilemezdi başına geleceği,
çiçekçiden çıkarken belli değildi
........kimin sevdasını nasıl süsleyeceği...
ve dahası yüzlerce öpücüğü
taşımak vardı bir efsane aşk uğruna,
ve kondurmak vardı, sevgilinin bağrına...
akşamın loş saatleri hızla geçerken,
gecenin soğuk eli sarmaya başladı,
ve karanfiller yalnızlığın koynunda kışladı....
biraz konuşsam da,
gönüllerini almaya uğraşsam da,
olmadı, olamadı,
........karanfiller sensiz/sessiz kaldı...
çıt çıkmıyor artık, hepsi sustular,
çünkü boynunu büküp,
........suyuna saldı hüznünü karanfiller...
25.11.04 / Frankfurt
Metin Eser