Kaybolduğum yerden ait olduğum yere, sana. Merhaba. Sana merhaba demedim hiç. Bir başlangıcı çok gördüm. Kördüm. Oydular gözlerimi çukurlarından. Yerine böcekler sıkıştırdılar, kemirsinler diye beynimi. Güçlü kaldım mı ? Hayır. İnsan hayatında bir şeyleri yoluna koyarken aslında bir felaketi örtmeye çalışıyormuş. Ben bunu farkettiğimde çok sert çakıldım yere. Sen buna denk geldin. Sadece seni üzmedim. Seninle doğru orantılı kendimi de üzdüm. Sana söylediklerim söylemeye cesaret edemediklerimin binde biri. Buyur işte benim yaralarım.
Hoş kalamadın değil mi? 'Hoş' anca yan yanayken kalınır. Bozuldu düzen, duygular... Yalan söyledim sana. Kendimi asla silkeleyemedim. Öyle bir toz ki bu üzerimdeki artık tenime kazılı. Aramızdaki derin denizi yüzerek aşarsam belki olur diyorum. Bir kulaca gücüm var mı peki? Sanmıyorum.
Tüm duygularım sana bakıp ağlıyor. Benim en acı keşkem... Gülüşün bütün acıların üzerine uyuşturucu etkisi. Uzanıp öpmek istiyorum gülüşünün bir kıyısından, her uzanışta düşüyorum. Sonsuz gücüm varmış gibi tekrar tekrar uzanıyorum. Affet demeyeceğim sana. İnsan bir kez ölüyor. Ben tetiği çektim. Sırayla düştük. Affetmezsin ama affet. Ben bu gökyüzünün sensiz maviliğine katlanamıyorum. Bu yüzden affet. Sarılınca denk gelen yaralarımız var, affet. Kan kaybından ölüyorum, benim kanım sensin, affet.
Kalan son umudumu bir şekilde buralara uğramanı dileyerek kullanıyorum. Sesim sesine çarpsın. Seni seviyordum, seviyorum.