Kim Terk Edebildi Kendisini

Ben ihanet ettim diye bağıran birini gördünüz mü hiç, ya da gördünüz diyelim omzunuzu uzak tutmaz mıydınız ondan. Kendi mutluluğunu düşünmeyen insan başkalarını mutlu edemez cümlesi kaç kez uğradı yanınıza. Bir terazi koyun hafızanıza şimdi; unuttuklarınızla, unutmaya çalıştıklarınızı tartın ayrı kefelerde, ne kadar çaresiz olduğunuzu bulacaksınız sonunda.

yazı resimYZ

Bana bilmediğim bir şey söyle. Mesela hiçbir şey söyle. Ya da ağzına uğrayan her şeyi söyle. Kırılırım belki, ama daha çok severim seni. Mesela; erdemli olalım, yalanı kaldıralım aramızdan. Bunun adı dürüstlük mü olacak ya da hep iyiliğini isteyelim birbirimizin, sonra ne olacak.
Kıskançlıktan, entrikadan ya da bunların özü olan egomuzdan memnun değil miyiz aslında. Kim terk edebildi kendisini en güzel anında, kim kopabildi benliğinden en umarsız zamanda. Gülmek ve ağlamak bu kadar komşu yaşamalarına rağmen, mimiklerimizde birbirine karışmaktan ya da birbirlerini karıştırmaktan başka ne işe yaradılar.
Ben ihanet ettim diye bağıran birini gördünüz mü hiç, ya da gördünüz diyelim omzunuzu uzak tutmaz mıydınız ondan. Kendi mutluluğunu düşünmeyen insan başkalarını mutlu edemez cümlesi kaç kez uğradı yanınıza. Bir terazi koyun hafızanıza şimdi; unuttuklarınızla, unutmaya çalıştıklarınızı tartın ayrı kefelerde, ne kadar çaresiz olduğunuzu bulacaksınız sonunda.
Ben diye başlayan, tamam mı anladın mı diye biten cümleler kurmaya devam edin. Çünkü hiçbir zaman bizi kapsamayan anlaşmalarımız olacak ve hiç biri anlaştık diye bitmeyecek. İnsanların genel eğilimlerine bakın pencere kenarında çiçekleri olanlar, hayvanlarını dolaştırmaya çıkanlar, maket uçak ev yapanlar, avcılar, misyonerler, müzisyenler, şairler yani sen ben, hepimiz yalnızız. Yalancı, sahtekar, dedikoducu, düşüncesiz ve o gün geldiği zaman ihanet edenleriz. Cevap vermeyen, karşı gelmeyen, yalan söylemeyen, sorumluluk istemeyen uğraşlarımızla mutluyuz.
Bir gün Beşiktaş’tan Kabataş’a ağaçlarla uzanan yola yürüyorum. Sahile doğru gidip biraz boğazı seyredeyim dedim. Orda bir bank bulup oturdum. Tam yanımdaki bankta da kırk yaşlarında, sarı saçları biraz seyrelmiş, masmavi gözleriyle göçmenleri andıran yanık tenli bir adam oturuyordu. Etrafı seyrederken ki rahatlığı yüzünden etrafa bulaşan huzur çok rahatsız ediciydi. Dayanamayıp müsaade istedim ve yanına oturdum:
-Deminden beri sizi seyrediyorum ve rahatsız edici bir mutluluk var yüzünüzde.
Cümlemi bitirmeme izin vermeden söze girdi:
-Çok doğru tespit etmişsin, o kadar mutluyum ki, bulunduğum an itibariyle söylemiyorum, genel olarak muhteşem bir hayat geçirdim. Şimdi ölsem gözüm açık gidecek hiçbir şey bırakmadım geride.
Diyerek onu mutluluğa götüren yolu kısa hayat hikayesiyle anlattı bana. Her cümlesini imrenerek dinledim. İlginç olan ve kıskanmamı sağlayan hayat hikayesi değildi, anlatırken takındığı jestler ve mimikler büyülemişti beni. Yanından kalkıp yürümeye başladığımda hala onun anlattıklarının özetini çıkarmaya çalıştığımı fark ettim. Aynı hayatı bana vereceklerini söyleseler bir an bile düşünmeden reddederdim. Yaşadığı çoğu şeyi yaşamak istemezdim. Ama onun kadar mutlu anlatabileceğim bir hayatı bırakın, bir kaç hikayem olmasını çok isterdim.

Başa Dön