Kim bu???

oysaki sen ayrıntıları gizlenen siyah-beyaz fotoğraflardaki bakışlara aldandın kanımca...

yazı resim

Yüksek voltajlı bir masa lambasında görüyorum gözlerindeki ışıltıyı.
Gelme açısını hiç bilmediğim ve gölgemin ne zaman uzayıp ne zaman kısaldığını hiç kestiremediğim sıcak asfalt yürüyüşlerimin sonunda buluyordum kendimce seni.
Anlamadan çözemediğim çözdükçe anladığım matematik soruları gibisin.
Bir kibrit gibi ha yandı, yanmayacak
umuduyla aylardır çaktığım
Ha sevdi, sevmeyecek umuduyla beklediğim.
oysaki sen ayrıntıları gizlenen siyah-beyaz fotoğraflardaki bakışlara aldandın kanımca.
Beraber kabul etmiştik "gözün herşeyi göremediğini"
Ama yaptığın anlamsız yüzhatları yakıştırmalarını kanıksayamadım bir türlü
bunu yapmayacağını düşünürdüm hep.
çünkü; bilirdin telefon faturalarımdaki sabit ücret sıkıntılarımı.
Kafein nöbetleriyle süren mesajlaşmalarımızın sonunda
"yani deyip açıklama yapılan fıkralardan bir farkı kalmıyordu"
Basit sözcüklerle yapılan hataların anlatım bozuklukları sorularına yansıması gibi birşeydi herhalde.
Derin soluklarla daldığım okyanuslardan eli boş çıkan dalgıç olurdum.
Hiç dalmadan vurgun yiyen bir sünger avcısı gibi.
Fırtınalarda çözülmesi en zor gemici düğümleriyle
bağladım seni kalbimin binbir yerine.
"Hadi yarın görüşürüz"lerdeki yarın umutsuzluğuyla
sarılmak isterdim bedenine bir ahtapot gibi
Umutla çıkılan tren yolculuklarında
son istasyonda bekleyen o kadın.
evet, evet o kadın sendin işte
ama ben yoktum..
Girenlerin çıkanlara eşit olduğu kimyasal denklemlerde ben+sen=biz denkleminin
neden sağlanamadığının cevaplarını aradım
hep şıklarda
ama bizim kimyayla bir bağlantımız yoktu.
Cevabı hemen bulurdum (hiçbiri)
bu da ne!
bu kalem ne arıyor elimde
bunları kim yazdı
kültablasını neden başalmadınız.
Anne! kahvaltımı gene hazırlamamışsın.
O da ne!
sabah ezanı okunuyor.
Gün ağarmamış etraf çile kokuyor.
Yıldızlar korkak bana bakıyor.
Hayır ama böyle bitmiyordu ki filmin sonu
Mutlu son bu olamazdı
Peki!
Peki kim bu?

Başa Dön