soluğum yavaşça ölüyor rüzgarda
duvarına ağlayan depresif albino
içinden geçiyor rüzgarın
maviliği deliyor
matruşkalar dağılmış en ölümlüsü kederin
suskunluk zayıf çiçek
her ne boktansa yüreğine konuyor
hammaddesi ruyanın asılmış zencinin
delici çığlığı rugan ayakkabılı beyaz kızın gelecekteki intiharına isabet ettirilen
dolunay emilimi yağmurlar
sigara parıltıları gecenin elması gibi
aforizmaların
nefesinde sarkaca asılmış kuş yüzlü
atın buharlaşan gözyaşı
buğulanan çocuk yüzü gökyüzünde
aranan tabiat
akdeniz kentli kadınların morarmış dudakları
soğuk
boğulan sinekler geçiyor üçgeninden
cesetleşmiş ovaların haznesi,sonu
anaç miryam kan emziriyor
soğutuyor dudaklarındaki geleceğe
bahçede nedensiz ağlıyor ya o çocuk
bıçakla çıkan o baba o plastik top
bunu görürse süleyman efendi
oh yo! kemikleri kırılıyor
oh yo! ağlama
gözyaşlarını silemem o kadar kırılgansın ki
böyle mi yaratıldın diye düşünmeden edemiyorum oh yo!
yüzünü parçalıyorsun süleyman efendi
ama annen cehennemdeki
yerini yadırgıyor
natürmort!