KALEMİM TİTREK 2 'YANGIN'
Geçmişin kelimeleriyle
Bir öykü yazıyorum
Geleceğe
Sayfa sayfa
...
Kalemimi elime aldım öylesine
Defterim önümde
İçim titredi
Kalemim titriyor
İçimde saklı bir hikaye
Anlatmak yazmak istedim
Çünkü; saatler gecenin ikisini gösteriyor
Terkedişinin üzerinden aylar geçti
Ama bana günler geçmedi
Oysa yüreğim seni çok sevmişti
İşte yazıyorum
O anları tekrar yaşamak istiyorum
Radyomu duymuyorum artık
TV' nin sesi geliyor kulağıma
Gecenin ikisinde uykusuz kaldım yine
TV'nin başında oturdum saatlerce
Saatler geçmiyor
İçimde bir hüzün sebepsiz...
Sebebi vardır
Ama ben bilmiyorum
Bilinçaltım egemen geceme
Evden çıkıyorum
Geçiyorum sokakları adım adım
Gözlerim görmüyor
Oysa ruhum nereye gittiğini biliyor
Umursamazca ilerliyor adım adım
Her nereye gidiyorsam
Oraya yaklaştıkça
İçimde bir ateş alev alev
Yanıyorum; kül yok, duman yok!
Gözlerim çapak bağlamış
Bedenim uykuya dalmış
Ama ruhum ayakta hala
Oraya vardım, ora nereyse
Gözlerim alev alev açılıyor
Yüreğim, bedenim alev alev
Bağırışlar geliyor
İmdat bağırışları
Hey o da ne!
Bir ev yanıyor alev alev
İçeride birisi var
Kurtarılmayı bekleyen
Hiç düşünmeden atlıyorum yangının yüreğine
İçerisi cehennem yeri gibi
Duymaya çalışıyorum
Birisi "İmdat" der gibi
Üst kat
Üst kattan geliyor ses
Üst kata çıkmalıyım
Her yanım alev alev
Onu buluyorum sonunda
Ağlıyor feryat figan
Ateşin yaklaştığı köşede
"Tut elimden hadi gidelim" diyorum
Cevap vermeden elimi tutuyor
Koşarak çıkıyoruz
Cehennem yerinden
Oysa içimdeki yangın hala dinmemiş
Belki daha beter
İnsanlar yeni yeni geliyor
O ise bana sarılmış ağlıyor
Onu teselli etmeye çalışıyorum
Ama olmuyor
Omuzlarından tutup
Biraz geri itip
Şöyle bir bakıyorum ona
Yüzü kara kara
Benim yaşlarımda
Saçları kıvırcık kara
Saçları omuzlarımda
Gözleri hala ağlamakta
Gözleri yeşil
Orman yeşili
Ama onlarda kararmış gibi
Titriyor üşümüş gibi
Montumu veriyorum
Biraz sonra itfaiye geliyor
Yangını söndürüyor
...
O içeri dalıyor
Ardından gitmiyorum
Yangın dinmiş
İçimdeki yangın
Onu söndüremedim belki ama
Acısı dindi, bir nebze...
Evden çıktı
Evmi denir bu harabeye
Elinde bir melon şapka
Koşuyor bana doğru
Yanıma geldiğinde
"Bu şapka benim tek varlığım" diyor
"..."
O yine ağlamaya başladı
"Dur ağlama yine"
"Ben şimdi ne yapıcam"
"Nasıl ne yapıcam sana bir zarar gelmedi ya"
"Şimdi nerede yatar nerede kalkarım"
"..."
Cevap veremedim
Ama sonra bir fikir geldi aklıma
"Bende kalsana"
Kabul edermi acaba
'Evet' dermiydi hiç tanımadığı adama
Kıyamıyordum ona
"Nas yani"
"Neden olmasın bende kalabilirsin"
Çaresizce kabul ediyor
Bana gidiyoruz elele
Hava soğuk
Ben üşümüyorum
Ona dokundukça içimde bir ateş
Üşümüyorum ben
Ben yanıyorum
Hiç tanımadığım sokaklarda ilerliyoruz
Tanımadığım yollar kaldırımlar
Avucumun içi gibi biliyorum sanki
Çakıl taşları bırakmışım gibi
Yolumu buluyorum
Ruhum rehber oluyor
Ama bu sefer gözlerim açık
Hemde sonuna kadar
Bildiğim şehirde böyle sokaklar yok
Kalbim her vuruşunda
Kıvılcım kıvılcım...
Ve konuşmaya başlıyoruz
"Ailen yokmu senin?"
Yüzü buruşuyor acı çekercesine
Cevapsız kalıyorum
Konu açıp ona acı çektirmemeliyim
Açmıyorum da
"Adın ne?"
"Damla"
İçim alev alev
"Peki ya sen?"
"Erol"
...
Bir sabah uykudan uyanıyorum
Aradan günler geçmiş sanki
Onun odasına koşuyorum hemen
Dağınık bir yatak
Ama o yok
Bir koku geliyor burnuma
Omlet kokusu
Mutfağa koşuyorum
Kahvaltı masası
Kapı açılıyor
Ekmek kokusu, taze ekmek
Kapıya bakıyorum
Kapıdan içeri giriyor
"Günaydın"
"Günaydın"
"Bana daha ne kadar katlanacaksın"
"Sana bir ömür katlanırım"
...
'İşin aslı ne?' derseniz eğer
Yangın yeri
Kumsal
Hikayenin aslını sormayın
O bende saklı
...
23/12/2009
BN CN