Kahinin Aynası

yazı resim

Düşlerin kıt asrında, kendileri dışında hiç bir şeye inanmayan tanrılar, şairlerle kavgalıydı. Tanrılar, onları kâhînlere şikayet eder, onlardan medet umarlardı. Tanrılara ‘ savaş’ dışında bir önerileri olmayan, kahînler; su aynasına bakar ve aynaları kırarlardı. Kırılan aynalarla birlikte şairlerin düşlerinin de kırıldığını tanrılara müjdelerdi onlar…

Kâhin’in Aynası

Çocuktular ah! Kırık vazo koleksiyoncusunda,
bulanabilirdi beş para etmez suretleri Attis’in
düşüp baha biçilmez bir düş kırılmadan daha,
sandukasının başucunda asılıydı, aynası kahînin.

Düş kırıklığı! İkinci nesil yakınıydı ruhlarının,
aynalar ki; yüzün ve şehvetin ezik hamalı,
Anadolu’nun ertesi evvel varsılı ve yoksulu,
yoktu ki ötesi ! Asırlarda ezgili bir çocuktu.

Gerili tenlerinde uslandı bakışları ejderin,
tanrılar, gizli ve kıskanç tanığıydı antik yaşamın,
toplanabilirdi belki, beş para etmez küçük düş parçaları,
toydular Ah! Kırık bir aşk hikayesiydi ilk kayıpları.

Sonra büyüdüler! Son sözü ”sev “oldu dudaklarının,
olabilirdi iyi ve kötü, varoluşun asrî güzelliği,
hoşgörü, sevgi ve aşktan yana değildi de aklın tarihi,
acının önsözünden öğrendiler düşlerde yaşanan deliliği!

“Savaş “ bir imgeydi uygarlığın kahînci sezgisi
düşünen ve insandan yana, onlar ki; şair çocuklar,
bir ayna daha kırılmadan başucunda sandukanın,
çağrışımla uyandılar ülkesinde, antik düşlerinin.

Ve bu rüya çözümlenene kadar kim bilir kaç asır geçti?
Aynalar kırılınca, kâhinlerin;
düşler kırılınca, şairlerin dediği oldu!

]

Başa Dön