dik mısralarımı ihtirasınının yangınlarına
mayıs sonu bir yağmur eğilsin
dudaklarımda alevden zelzeleler
tufanlar yutsun an bakışlarımızı
bir tüy hoşnut kalmassa bu yakıcı işveden
başırılmamış sayayarım güneşin fethini
kudurmuş gibi yerken etini iştah
sezginin dar ağacında çekiyorum ipini
kimyanın tükendiği andı ruhuhunu iğfal
şemsiyenle gülümse inerken
dilimin kırbacında yorulsun tenin
bütün hüzünlerini kıracağım şimdi
bir intikam yeminiyle sarılırken ellerim
kayaları oyan dalgalar
yüzyılların azgın debelenişiyle uğulduyor
kulaklarına fısıldadığım ses
okyanusların ıslak darbesi
her titremede dip karalalarım
kaybolma arzusu kirpik uçlarında
intahara hazırlanan balıklar
yada cebri adem
madem ana karadan çok uzaktayız
sevişmeliyiz volkanların içinde
gürültüler kıyametler
elinde şeytanın asası
bin bilmece körebe ile
yankılanmalı boşluklarda
varolmanın yasası. ]